| O, patronun kayın biraderi, öyle değil mi, Forsythe? | Open Subtitles | كان شقيق زوجة للقائد أليس كذلك يا فورسيث ؟ | 
| Bazı eşyalara ihtiyacım var ama Forsythe'la karşılaşmak istemiyorum. | Open Subtitles | إسمعى .. أريد حاجياتى لكننى لست مغرما بالفعل فى مقابلة فورسيث | 
| Arayan Forsythe'dı. Covent Garden'daki Globe Pub'ın işletmecisi. | Open Subtitles | كان هذا فورسيث مدير حانة جلوب فى حديقة كوفنت | 
| Ben, Goril Koruma Derneği'nden Dr. Meredith Forsythe. | Open Subtitles | أَنا الدّكتورةُ ميريديث فورسيث مِنْ وكالةِ حمايةِ الغوريلا. | 
| Korkarım ki korkunç bir yanlış anlaşılma olmuş, Dr. Forsythe. | Open Subtitles | أَنا خائفُ هناك سوء فهم فظيع، الدّكتور فورسيث. | 
| Şimdi gitmem gerek. Forsythe'ı bilirsin. | Open Subtitles | يجب أن أنصرف الآن فعلا أنت تعرف فورسيث | 
| Adım, Forsythe, Müfettiş. Felix Forsythe. | Open Subtitles | إسمى فورسيث أيها المفتش فليكس فورسيث | 
| Verdiğiniz bilgi için, teşekkürler Bay Forsythe. | Open Subtitles | شكرا على معلوماتك يا مستر فورسيث | 
| Verdiğiniz bilgi için teşekkürler, Bay Forsythe. | Open Subtitles | شكرا على معلوماتك مستر فورسيث .. | 
| Arabaya gelirsek, Forsythe Kimyasal şirketine kayıtlı bir araçmış. | Open Subtitles | أما بالنسبة إلى السيارةِ نفسها كانت عربة لشركةِ سجّلتْ بإسم " فورسيث " للمواد الكيمياوية | 
| Holt buluşma ayarlamak için Forsythe'ı aradığında bunu doğruladı zaten. | Open Subtitles | (وهو ما أكده (هولت (عندما إتصل بـ (فورسيث لعقد الإجتماع | 
| Bay Forsythe bir dakikalığına gelebilir misiniz? | Open Subtitles | سيد فورسيث هل يمكنك المجيء للحظة؟ | 
| - Forsythe ve ben kavga ettik. | Open Subtitles | - فورسيث و أنا إضطررنا لذلك - أوه .. | 
| Dr. Forsythe aradı. | Open Subtitles | الدّكتور فورسيث دَعا. | 
| Brett Forsythe, şirket akıncısı şirketleri düşmanca eline alarak milyonlar kazanmış. | Open Subtitles | (بريت فورسيث) جندي الشركة حقق الملايين من تدمير الشركات المنافسة | 
| Affedersiniz, Bay Forsythe şu anda müsait değil. | Open Subtitles | (أنا آسفة السيد (فورسيث ليس متواجدا هنا الآن | 
| Yalnız Forsythe'ın ofisini aramak için elimde yeterli şey yok. | Open Subtitles | لكني لا أملك ماهو كافي للحصول على مذكرة (لتفتيش مكتب (فورسيث | 
| Sanırım Forsythe gerçekten de kara borsada iş yapıyormuş. | Open Subtitles | (أظن أن (فورسيث يقوم ببعض الأعمال في السوق السوداء إذا | 
| Forsythe'ı şimdi tutuklarsak t-rex'i geri alacağımızın garantisi yok. | Open Subtitles | و إذا قمنا بإعتقال (فورسيث) الآن لا توجد ضمانة بأن نستعيد "تي ريكس" | 
| Forsythe yumurtayı taşıdığında hemen arkasında olacağız. | Open Subtitles | عندما يقوم (فورسيث) بنقل البيضة سنكون خلفه تماما |