| Küçücük bir çocukken bile, finansal ve duygusal çöküşün gölgesinde yaşadığımızı biliyordum. | TED | وعلى الرغم من صغري عرفت بأننا نعيش في ظل الإنهيار المالي والعاطفي. |
| Tamam, şu kum tepesinin gölgesinde dinlenelim, ama fazla kalamayız. | Open Subtitles | حسنا,لنرتاح فى ظل هذاالتل لكن لا يمكن أن نبقى طويلا |
| "Ölüm vadisinin gölgesinde gezsem bile, kötülükten korkmam, çünkü Tanrı benimledir." | Open Subtitles | نعم,مع انني أمشي في وادي ظل الموت فلن أخشى اي شر |
| Yoksa her zaman dahinin gölgesinde yaşıyormuş gibi mi hissedesin? | Open Subtitles | أم أنك من يشعر دائماً أنه يعيش في ظلال العبقري؟ |
| Kırmızı çadırın serin gölgesinde anılarını, miras bırakır gibi bana bıraktılar. | Open Subtitles | في ظلال الباردة للخيمة الزرقاء، كانا ينقلن ذكرياتهن إليّ مثل الهدايا، |
| O lanet heykelin gölgesinde kimin yattığını sormanız sizi yetkili kılmaz. | Open Subtitles | سؤالي عمّا يقبع في ظلّ التمثال لا يعني أنّكم المسؤولون |
| CIA, bombaların gölgesinde kuruldu ve o günden beri operasyonlarını gölgelerin içinde hallediyor. | Open Subtitles | كالة الاستخبارات المركزية إنشاؤها في ظل القنبلة والتشغيل في الظل منذ ذلك الحين. |
| Gözde bir ablanın gölgesinde yaşamak kolay bir şey olmasa gerek. | Open Subtitles | لا يمكن ان يكون سهلا ان تكبر في ظل اخت نجمة |
| Her birimiz, kişisel kıyametimizin gölgesinde yaşıyoruz. | TED | نحن جميعًا نعيش تحت ظل نهاية العالم كما في سفر الرؤيا. |
| Ölüm ve ölümlülük, genellikle sadakatsizliğin gölgesinde yaşar, çünkü onlar bu tür soruları oluştururlar. | TED | الموت والوفاة غالبا ما يعيش في ظل العلاقات الموازية للزواج لأنها تثير هذه الأسئلة |
| Bunlar Mali İmparatorluğu hikayeleriyle büyüyen toplumlardı; Timbuktu'nun büyük kütüphanelerinin gölgesinde yaşadılar. | TED | تلك المجتمعات التي نشأت على سماع قصص إمبرطورية مالي؛ قد عاشت تحت ظل المكتبات العظمى لتمبكتو. |
| Çoğu orman, en yüksek kubbeleri oluşturan devlerin gölgesinde yaşar. | TED | معظم الغابة يعيش تحت ظل الأشجار العملاقة التي تشكّل أعلى مظلّة. |
| Şu anda Birleşik Devletler’de, Hindistan’da, Slovenya’da Ravi gibi insanlar çocuklarını, havalarını ve sularını zehirleyen fabrika ya da madenlerin gölgesinde yetiştiriyorlar. | TED | حاليًا، في الولايات المتحدة الأمريكية في الهند، وسلوفينيا، يربي أناس من أمثال رافي أبناءهم في ظل المصانع والمناجم التي تسمم هوائهم ومائهم. |
| Yüce Firavun, adaletinizin gölgesinde duruyorum. | Open Subtitles | أيها الفرعون العظيم إننى أقف فى ظلال عدالتكم |
| Yüce Firavun adaletinizin gölgesinde duruyorum. | Open Subtitles | أيها الفرعون العظيم إننى أقف فى ظلال عدالتكم |
| "...bir palmiyenin gölgesinde uyuyan genç bir kız gördü. | Open Subtitles | رأى فتاةً يافعةً نائمة في ظلال شجرة الدلب |
| O lanet heykelin gölgesinde kimin yattığını sormanız sizi yetkili kılmaz. | Open Subtitles | سؤالي عن الذي يقبع في ظلّ التمثال اللعين لا يعني أنّكِ المسئولةُ هنا |
| Yalnız yürüyorsun ama Tanrı'nın gölgesinde olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | تمشي وحدكَ، لكنّك تعتقد أنّ ظلّك هو ظلّ الرب |
| Hepimiz onun gölgesinde yaşıyoruz ama neredeyse kimsenin haberi yok. | Open Subtitles | نعيش تحت ظله مع ذلك قلة جدا من يعرفون ذلك |
| "Koru beni gözbebeğin gibi, kanatlarının gölgesinde sakla" | Open Subtitles | "احفظني مثل حدقة العين. بظل جناحيك استرني" |
| Ama duyduğuma göre abisinin gölgesinde yaşamayı sevmiyormuş. | Open Subtitles | ولَيسَ مولع بالعيش في ظِلِّ أَخِّيه، هكذا أَسْمعُ. |
| Bu onun en sevdiği ağaçmış ve bütün gün gölgesinde oturur çiçekleri koklarmış. | Open Subtitles | كانت شجرته المفضلة و كان يجلس طوال اليوم تحت ظلالها و يشم الزهور |
| Ölü bir bebeğin gölgesinde büyümenin! | Open Subtitles | أن تكبري كظل لطفلة ميتة ؟ |
| Ayrıca güneşli günlerde gölgesinde yürüyebiliyorum. | Open Subtitles | كما أنه في الأيام الحارة يمكنني السير في ظلها |