| Aynı zamanda, gönüllülük işinde kalacağım, bu beni hepsinin en büyük farkındalığına sürüklüyor. | TED | وأيضًا: لأني سأستمر في العمل التطوعي. والذي قادني-في الحقيقة- إلى هذه الفكرة الرائعة. |
| Bir tane seçme şansımız olsaydı gönüllülük... olurdu. | Open Subtitles | اظن انه متاح لي ان اختار شيء واحد ، .. العمل التطوعي. |
| Ayrıca aslında hiç de iyi olmayan birsey olan işsizliğin yan ürünü olan başka bir şey ise, ülkemizde daha çok görülmeye başlayan gönüllülük akımı. | TED | كذلك الناتج الثانوي للبطالة، التي تعتبر سيئة هو إرتفاع في وتيرة التطوع المشهود في بلادنا مؤخراً |
| Az sonra gideceğim. Ama şu gönüllülük olayı için mutlaka benimle irtibata geç. | Open Subtitles | سأنصرف بعد قليل, ولكن دعنا على إتصال بخصوص موضوع التطوع |
| Bu gönüllülük için yeni bir iş ekonomisi, Uber veya Lyft gönüllülüğü gibi. Ayrıca ilgili bir alanda yüksek lisans derecesine sahip | TED | إنه اقتصاد جديد للتطوع مثل أوبر وليفت للتطوع. |
| Çocukların okuldaki gönüllülük şeylerini bıraktım, bıraktım, bıraktım. | Open Subtitles | كل عمل تطوعي في مدارس ابنائي انسحبت , انسحبت , انسحبت |
| gönüllülük ruhumun da limitleri var. | Open Subtitles | ذلك عملُ ذيل قصيرِ. روحي للعمل التطوعي لا تخلو من الحدود. |
| Bu yüzden birçok vakıfa üyeyim, gönüllülük yapıyorum ve Halk TV'de çalıştım. | Open Subtitles | انا عضوة في هيئات كثيرة واقوم بالعمل التطوعي واقدم برامج مجانية |
| Dünyayı değişirmek için yapmamız gereken türden gönüllülük işi yapabilmek adına er geç kadınlarımızı özgürleştirmek için yapmamız gerek diğer bir şey ise genç kadınlarımız için farklı bir tür eğitim vermemizin gerekmesi. | TED | الشيء الآخر الذي علينا فعله هو تحرير نسائنا، أخيرًا، لنتمكن من أداء العمل التطوعي الذي علينا القيام به، لنغير هذا العالم، علينا تقديم أنماط مختلفة من التعليم للشابات. |
| Ben tüm bu gönüllülük işini istemiyorum. | Open Subtitles | هل تعلم ؟ ، أنا لست مع وضعك التطوعي |
| Hayır, kesinlikle gönüllülük temelinde olacak. | Open Subtitles | لا ، ستكون بدقة على أساس العمل التطوعي |
| - Bu benim görevim... - gönüllülük görevin. | Open Subtitles | هذا واجبي - التطوعي - |
| Sığınma evinde gönüllülük, İnsan Yaşam Alanı'nda inşaat işleri ve küçük çocuklara tenis dersi vermek. | Open Subtitles | التطوع في الملجأ الإشتراك بالأعمال الإجتماعية و إعطاء دروس تنس لبعض الأطفال |
| Demek istediğim, iyi şeyler gönüllülük ve bağış toplamak gibi, ve ev yapımı kek satmak ve araba yıkamak ve... | Open Subtitles | أعني أعني أشياء جيدة مثل التطوع و جمع المال بيع الفطائر و غسل السيارات |
| ''Englewood'da gönüllülük''ü Google'da aradı ve R.A.G.E. adında orada büyük bir organizasyon yönetiyor. | TED | وقد بحثت بغوغل عن "التطوع في إنغلوود،" وهي الآن تدير R.A.G.F. المنظمة الاجتماعية الكبيرة هناك. |
| Mesela, bak. Burada bir sürü gönüllülük fırsatları var. | Open Subtitles | انظرى، يوجد قسم لفرص التطوع |
| - gönüllülük önemlidir. | Open Subtitles | - حسنا، جيد. - التطوع مهم. |
| gönüllülük yapacağım bir yer arıyordum böylece tüm yazımı bu evde hiçbir şey yapmadan geçirmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | أنا أبحث عن مكان للتطوع حتى لا أقضي كل الصيف في بيت الدمار هذا |
| İyi misin? gönüllülük işi için gönderildiğin yerde sevgili yapmışsın. | Open Subtitles | لقد ذهبتِ للتطوع وانتهى بكِ الأمر بالمواعدة |
| Karen, gönüllülük teklifi yaptığımda bak ne verdiler. | Open Subtitles | كارين)، انظري ماذا قد أعطوني) حينما عرضت نفسي للتطوع |
| Bu görevlendirmeler gönüllülük esasına tabiidir. | Open Subtitles | الآن، يجب أن تكون هذه الاحالات على أساس تطوعي. |
| Bu görevin gönüllülük esasına bağlı olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | أقول أن هذه المهمة دوماً ما كانت مسعى تطوعي |
| Ama en önemlisi, gönüllülük gerektirir. | TED | والاهم من كل هذا .. انه تطوعي |