| Sıradan küçük bir tohum. Ama görüp görebileceğin en koyu yakut yeşilini verir. | Open Subtitles | إنها ثمرة توت متواضعه و لكنها تصنع أجمل حبر فيروزى ممكن ان تراه |
| yani, görüp görebileceğin en fazla kitap okumuş çocuklardan birisi. | Open Subtitles | معظم حياته امضاها فى القراءة انه المراهق الذى تمنيت ان تراه ابدا |
| Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. | Open Subtitles | ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً |
| Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. | Open Subtitles | ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً |