| Herhangi bir açık yara göremedik ama bir ayağının üzerine ağırlık vermediği gayet açık. | Open Subtitles | لا نستطيع رؤية أيّ جروح مفتوحة حاليًا لكن يتّضح أنها لا ترتكز عليها إطلاقًا |
| Biz bunu hiç göremedik çünkü Genelde saat 9 oldu mu sızardık. | Open Subtitles | لم نره يوماً لأننا عادة نفقد وعينا بحلول الساعة 9 |
| Seni son iki haftadır, göremedik bile. | Open Subtitles | لم نر لكم في ، مثل ، خلال الأسابيع القليلة الماضية. |
| Ancak Sahra altı Afrika'sında, yıllarca süren enerji projelerine rağmen, bu faydaları pek de göremedik. | TED | لكن في أفريقيا جنوب الصحراء الكبرى، رغم عقود من مشاريع الطاقة لم نرى فعلًا هذه الفوائد المرجوة |
| Hepsi oradaydılar, fakat hiçbirini göremedik... | Open Subtitles | كانت هناك طوال الوقت لكننا لم نرها أبداً |
| Ceketi orada olduğu için daha önce göremedik. | Open Subtitles | لم نلاحظ هذا قبلاً ، لأن معطفه كان يحول دون ذلك. |
| Parazit olabilir diye düşündüm ama röntgenler arasında hareket göremedik. | Open Subtitles | لقد ظننت انها طفيليات ولكننا لم نرى اي حركة بين صور الأشعة السينية |
| Çünkü henüz sizden böyle bir şey göremedik. | Open Subtitles | لأنناو كما تعرف, لم نرى ذلك حتى الآن |
| Daha önce göremedik çünkü tüm çatlak çizgileri birleşiyor. | Open Subtitles | لم نستطع رؤيتهم من قبل لأن كل خطوط الكسور متصلة |
| - Hiçbir şey göremedik. - Bakın size ne diyeceğim, geri zekalı hergeleler. | Open Subtitles | لا نستطيع رؤية أى شىء دعنى أخبرك شيئاْ |
| - Hataları göremedik çünkü... | Open Subtitles | - نحن لم نستطيع رؤية العيوب بسبب |
| Olayın üstünden iki hafta geçti onu hâlâ göremedik o yüzden bizden daha zor durumdadır diye düşünüyorum. | Open Subtitles | نحن لم نره إلاّ بعد إسبوعين من الحادث لذلك أظن أن تجربته تختلف عن تجربتنا |
| Şimdi top Munez'de. Onu bugün pek göremedik. | Open Subtitles | وهذا هو مونيز , لم نره كثيرا اليوم |
| Sonrasında daldı ve bir daha asla göremedik. | Open Subtitles | ثم غاص لأسفل، ولم نره بعدها أبداً |
| - Uzun zamandır sizi göremedik. | Open Subtitles | لم نر أيّ منكم منذ فترة طويلة. |
| ve yine de birbirimizi göremedik. | Open Subtitles | مع ذلك لم نر ب عضنا |
| Yüzünü göremedik | Open Subtitles | لم نر وجهه |
| Ah Lung, dün çok hızlıydın. Tam anlamıyla göremedik. | Open Subtitles | لونغ, لقد كنت سريعا جداَ البارحة لم نرى جيداَ ما الذي كنت تفعله |
| Kullanımını kısıtladık, fakat ardından bir yandan ilacın yan etkileri ile ilgili sorunları çözerken, onun faydalarından yararalanmamak için bir neden göremedik. | Open Subtitles | و لكن في النهاية لم نرى لما لا يمكننا أن نجني الفوائد طالما الفائدة تفوق العوامل الجانبية |
| Biz de bir günlük sorun olmaz dedik, ama o gün bu gündür onu göremedik. | Open Subtitles | قلنا أنه لا بأس بذلك لليلة ولكننا لم نرها منذ ذلك الوقت |
| Ama kendisini epeydir göremedik, değil mi çocuklar? | Open Subtitles | نحن لم نرها بالجوار مُنذ مُدّة طويلة، أليس كذلك يا رفاق ؟ |
| Bunun olacağını nasıl göremedik? | Open Subtitles | كيف لم نلاحظ هذا الشئ ؟ |
| Evde bir hareket göremedik ama ahırın ışıkları yanıyor. | Open Subtitles | لم نرى اي حركة في المنزل لكن الاضواء تعمل في الحظيرة |
| O yüzden göremedik. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أننا لا نرى ذلك. |
| Belki de başından beri buradalardı ama biz onları gezegenin arkasından göremedik. | Open Subtitles | ربما كانوا هنا طوال الوقت ولم نستطع رؤيتهم من خلف الكوكب |
| Okul otobüsleri kamerayı kapatıyor dolayısıyla Daniel'in çıkışını göremedik. | Open Subtitles | الحافلات المدرسية تحجب الكاميرا لذى لم نلاحظ رحيل دانيال |