| Bazen sizi en kötü zamanda, bir yerlere götürür... | Open Subtitles | وأحياناً، يأخذك العمل في أسوأ وقت على الإطلاق |
| Sabah çıkınca, ilk iş olarak beni yemeğe götürür müsün? | Open Subtitles | أول شيء أفعله عند خروجي هل تأخذني لتناول الطعام ؟ |
| Beni nehir yukarı götüren adamın adı Omar. Seni nehrin yukarısına götürür. | Open Subtitles | الرجل الذي يأخذني الى أعالي النهر اسمه عمر، هو سيرسلك |
| Lara'yı götürür müsünüz Victor İppolitovich? | Open Subtitles | أنت ستأخذ لارا أتريد ذلك فيكتور ايبو ليتو فيتش ؟ |
| Bebekbakıcıları sizi sinemaya götürür, ...yada parkta salıncakta sallanmaya. | Open Subtitles | بعض المربيات تأخذك الى السينما أو الى مدينة الملاهى |
| Ve bizi her hafta sonu lunaparka götürür ve hep aynı şeye binerdik. | Open Subtitles | و كان دائماً يأخذنا إلى تلك الأفعاونية في مدينة الملاهي كل اسبوعين تقريباً |
| Annem bizi götürür, annen de bizi alır diye düşünüyordun. | Open Subtitles | كنت أفكر أن تصحبنا أمي إلى هناك ثم تأخذنا أمك |
| Bulunduğun durumda olmanın nedeni nedir ya da seni nereye götürür bilmiyorum. | Open Subtitles | انا لا اعرف ما حدث لك حيث انت او الى اين سيأخذك هذا |
| Satıldığı ana kadar izini geriye doğru takip edersek bizi bulunduğu noktalara götürür. | Open Subtitles | نتعقب تاريخ برج البينغ ليقودنا إلى البائع مما قد يقودنا إلى موقعها الحالي |
| İzin verirsen hayal gücün seni istediğin yere götürür. | Open Subtitles | انه لمن العجيب اين يأخذك العقل اذا سمحتى له |
| Bu güzergâh sizi İtalya'nın en iyi şaraplarının üretildiği müthiş üzüm bağlarına götürür. | Open Subtitles | يأخذك من خلال غطاء واق من الكروم إنتاج أعظم النبيذ الأحمر الإيطالي: |
| Bu güzel hanımlardan biri beni bir kızla olan randevuma götürür mü acaba? | Open Subtitles | واحدة منكم أيتها السيدات الجميلات تريد أن تأخذني لألتقي بفتاة في وقت لاحق؟ |
| - Beni hemen eve götürür müsün? | Open Subtitles | هَلْ تأخذني للبيت الأن؟ أَنا آسفُ لأنني أخذتكِ إلى هناك |
| Beni şık restoranlara götürür... güzel yemekler yerdik. | Open Subtitles | انه يأخذني للخارج للعشاء في مطعم فخم جدا |
| - 52 dolarım var, nereye kadar götürür? | Open Subtitles | حسناً، معي 52 دولار الى أي مكان بعيد يأخذني هذا |
| Ve gözleri açık kalırsa bizden birisini yanında götürür. | Open Subtitles | وإذا كانت عيناها مفتوحة فهى ستأخذ واحدة منا |
| Hayat, bazen seni gitmeyi beklemediğin yerlere götürür. | Open Subtitles | أحياناً، الحياة تأخذك لأماكن لا تريد الذهب لها |
| Oradan da ver elini Monte Carlo, bir dostumla tanıştırırım ve bizi Yunan adalarına götürür. | Open Subtitles | وبعدها سنذهب الى مونت كارلو، حيث استطيع الاتصال بصديق يأخذنا فى رحلة حول الجزر اليونانية |
| Bende öyle bir kart var ki, nereye giderlerse gitsinler bizi de götürür. | Open Subtitles | وأنا لدي بطاقة تأخذنا إلى أي مكان يذهبون له |
| eğer sağa dönersen, seni California Amarillo, Flagstaff a götürür | Open Subtitles | واذا ذهبت لليسار الذي سيأخذك إلى سارية علم ارميلو |
| Kader bizi uzun ve kısa yollardan alır, garip yerlere götürür. | Open Subtitles | القدر يقودنا أسفل الدروب لمدة طويلة وقصيرة ويأخذنا إلى أماكن غريبة. |
| İlacınızı azaltıp hatırlamanıza yardım edersem beni oraya götürür müsünüz? | Open Subtitles | إذا قطعت عنك أدويتك, لأساعدك على التذكر, أيمكنك أخذي معك؟ |
| Demokrasinin temel iddiası şu, farklı bakış açılarının çatışması bizi gerçeğe götürür. | TED | ولكن هذه هي الفرضية الأساسية للديموقراطية، أن الصراع بين وجهات النظر المختلفة يؤدي إلى الحقيقة. |
| Onu Billy Fisher buldu. Oraya market siparislerini götürür. | Open Subtitles | بيلي فيشر عثر عليها فهو يوصل الأغراض إلى هناك |
| Ve Rus da bizi Trudy'nin bilekliğine götürür. | Open Subtitles | والروسي يقودني إلى سوار ترودي. |
| Pazartesi sabahı, gün doğunca, Walter seni oraya götürür. | Open Subtitles | صباح الإثنين, مع أول خيوط الفجر سيوصلك والتر هناك |
| Beni amirine götürür müsün lütfen? Geçerken bana kahve de hazırlarsın. Kremasız olsun. | Open Subtitles | فهلاّ أخذتني إلى رئيسكِ من فضلكِ، وربّما تجلبين لي قهوة أيضًا، دون قشدة |