| Ve biliyorum, aslında özgün halinden çok da farklı gözükmüyor. | TED | و انا اعلم انه لا يبدو مختلفا كثيرا من الاصل |
| Bu hiç de iyi gözükmüyor. Senin paranı almadı, değil mi? | Open Subtitles | هذا لا يبدو جيدًا ، لم يأخذ مالكِ أليس كذلك ؟ |
| Hiçbir şey gibi gözükmüyor, kolunda askı var, ne oldu? | Open Subtitles | لا يبدو مثل لا شيء ذراعكِ في حمالة، ماذا حدث؟ |
| Tuzak kurulmuş gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | لايبدو على الغرفة أن هناك أفخاخ وضعت هنا |
| Hiçbir şey kayıp gözükmüyor. Bütün film ekipmanı öylece duruyor. | Open Subtitles | لايبدو ان شيئا ما مفقود كل اجهزته السينمائيه هنا |
| Bu Darth Maul Cumhuriyet için direk bir tehdit olarak gözükmüyor. | Open Subtitles | لا يبدوا ان هذا الدارث ميول هو تهديد مباشر للجمهورية |
| Üzgünüm dostum, kesinlikle fotoğraftaki gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | آسف يا رجل, لاتبدو مثل صورتها بأي حال من الأحوال |
| Tamam, Bu tür şeyleri açıp kapamada bir problemin varmış gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | حسنا ، لا يبدو أن لديك مانع في إيقاف أي شيء آخر |
| Bir soy ağacında nasıl ilişkili olduğuna bakarsak tüylerin evrimi aslında o kadar da imkânsız gözükmüyor. | TED | إذا نظرتم إلى كيفية قرابتهم على شجرة العائلة، تطور الريش لا يبدو مستحيلاً تماماً. |
| Bu fotoğrafa bakıyorum, ve eleman gerçekten o butonla çok ilgili duruyor, ama karşıya geçmekle ilgileniyor gibi gözükmüyor. | TED | أرى هذه الصورة, يبدو لي أنه مهتم حقا بما يحدث في هذا الزر, ولكن لا يبدو أنه فعلا مهتم بعبور الشارع |
| Tamam, Bayan Benes. Döküntünüz çok ciddi gözükmüyor. | Open Subtitles | حسناً يا آنسة بينيس، الأمر لا يبدو خطيراً. |
| Ama bunun hakkında yazılar okudum, ve demeliyim ki, iyi bir şey gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | ولكنني قرأت مقالات عنه, ويجب أن اقول أنه لا يبدو وأنه شعور جيد على الاطلاق |
| Hey, ortak. Adamın iyi gözükmüyor. Seni içerde hiç takdir etmeyecekler. | Open Subtitles | رجلك لا يبدو بخير انهم لن يقبلوه بالداخل |
| Burada da hiçbir şey kaybolmuş gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | لا يبدو أنَّ هنالك ماهو مفقود في الأعلى أيضاً |
| Pek esprili biri sayılmama ama öğrenmek için buradayım derken biliyorum şu an öyle gözükmüyor ama bu olumlu bir tecrübe olacak. | Open Subtitles | لم أكن أمزح حينما قلت انني هنا للتعلّم أعلم، أن هذا لايبدو منطقي لكنه سيكون .تجربة إيجابية |
| Bu da onun için iyi gözükmüyor. | Open Subtitles | الموجودة في خزنته. هذا لايبدو جيدًا بالنسبة إليه ايضًا |
| Sevgili Fritz, ağır çalışma şartları bitecek gibi gözükmüyor... | Open Subtitles | المحبوب فريتس : "العمل "شاقّ لايبدو أبدا انه سيقل |
| Flört edecekler gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | انة لا يبدوا انهم سيقومون باي شئ |
| Sadece adil gözükmüyor. | Open Subtitles | انها فقط لاتبدو بخير |
| Şey, Temyize başvurdum ama durum pek iyi gözükmüyor. | Open Subtitles | حسنا , لقد حصلت علي جلسة استئناف لكن فرصتي لا تبدوا جيدة |
| Olamaz! Pek iyi gözükmüyor. | Open Subtitles | أوه،لا ،الأمر لا يُبشر بالخير. |
| Günün geri kalanının aksine sabahları iyi gözükmüyor, rengi soluk. | Open Subtitles | لا تبدو بخير في الصباح بالمقارنة مع بقية النهار؟ شاحبة؟ |
| Öyle gözükmüyor, fakat burada İçtiği içkilerin parasını vermiş. | Open Subtitles | يبدو غير متوقع، لكنه من المؤكد أنها تدفع مقابل شرابها |
| - Ara verecekler gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | هو لا يَبْدو حتى كأن نائبة الرئيس ستقطع الصلة |
| Polis de vaka ile pek ilgileniyor gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | الشرطة لا تَبْدو للإِهْتِمام حول الحالةِ مطلقاً. |
| Onu öldürmek için yeterli gözükmüyor. | Open Subtitles | تلك لا تبدو أنها ضربة قاسية لتودي بحياتها. |