|                24 saat gözlem altında tutulacaksın ve bu evden ayrılmayacaksın.                | Open Subtitles |                 سيتم وضعكِ 24 ساعة تحت المراقبة ولن تغادري هذا المكان                | 
|                gözlem Kulesi'nde bana ihtiyaçları var. Tornado, burada çocuklarla kal.                | Open Subtitles |                 أنا مطلوب في برج المراقبة تورنيدو , أبقى مع الأطفال                | 
|                Evden çıkarken şort giyen biri için oldukça zeki bir gözlem.                | Open Subtitles |                 هذه ملاحظة ذكية جدا بالنسبه لشخص غادر المنزل مرتديًا هذا السروال                | 
|                Yaklaşık sekiz yıl önce, oldukça basit ama yoğun bir gözlem fikrimi değiştirdi.                 | TED |                 لذا منذ حوالي ثمان سنوات ملاحظة بسيطة ومتعمقة غيرت تفكيري                 | 
|                Bu gözlem geçen on yılda peşinden koştuğum bir merakı tetikledi.                 | TED |                 وقد أثارت تلك الملاحظة فضولي حيث قضيت العقد الماضي أحقق بها.                 | 
|                Buna göre, uyku grubu sekiz saatlik gece uykusunu alacak ama uyku yoksunu grubu laboratuvarda uyanık tutacağız, tamamen gözlem altında.                 | TED |                 ستحصل مجموعة النّوم على ثماني ساعات كاملة من النّوم، ولكن سنبقي مجموعة الحرمان من النوم مستيقظة في المخبر، تحت مراقبة كاملة.                 | 
|                Kararïmï üç ay sonra verecegim, bu süre gözlem ve degerlendirme için kullanïlacak.                | Open Subtitles |                 هذا ما سأفعله سأؤجل قراري لمدة ثلاثة أشهر وهذا الوقت سيستعمل للمراقبة والتقدير                | 
|                (2) Personel, programa uygunluklarının belirlenmesi için gözlem altında tutulacaktır.                | Open Subtitles |                 بروتكولات المجندين: المجندون سيتم وضعهم تحت المراقبة لتحديد قابليتهم للبرنامج                | 
|                Yani tıpkı Hollywood filmlerindeki gibi soygun sırasında, gözlem kamerası daha önceden kaydedilmiş video ile kapatılıyor.                 | TED |                 كما في افلام هوليود حيث أثناء سرقة، تقوم كاميرة المراقبة بعرض فلم مسبق التسجيل للموقع حتى لا يبدو هناك شيءٌ ما                 | 
|                En iyi gözlem şartları altında, mutlak en iyi şartlar altında, beynimiz, karşımızdaki tüm deneyimin parçalarını sadece tespit edip, kodlayıp depolar ve bu parçalar beynin farklı kısımlarında depolanır.                 | TED |                 حتي في أفضل ظروف المراقبة الأفضل بدون أي شك نحن فقط نلقط ونحلل ونسجل في عقولنا أجزاء صغيرة من مجمل مايحدث أمامنا وهذه الاجزاء تسجل في أجزاء مختلفة من الدماغ                 | 
|                George Orwell'in gözlem hakkında yaptığı öngörüleri düşünecek olursanız, bayağı iyimser biri olduğu sonucuna varırsınız.                 | TED |                 وإذا نظرت إلى الوراء الى التوقعات على المراقبة من قبل جورج أورويل، يتضح أن جورج أورويل كان متفائلا.                 | 
|                Gördüklerimiz pozitif bağlamda, ama bağırsakta gözlem yapmak kolay değildir.                 | TED |                 نحن نرى ترابطات إيجابية لكن الأجزاء الداخلية من الأمعاء أماكن صعبة لنلاحظ ملاحظة دقيقة.                 | 
|                Bir gözlem yaparız, o gözleme bir açıklama tahmin ederiz ve sonra diğer gözlem ve deneyleri yaparak test edebileceğimiz bir öngörüde bulunuruz.                 | TED |                 إذ نقوم بإجراء ملاحظة، ونقوم بتخمين تفسير لها، ونقوم بخلق تنبؤ يمكننا اختباره من خلال تجربة أو عملية ملاحظة أخرى.                 | 
|                Size söylediklerim sizle alakası olmayan basit bir gözlem.                | Open Subtitles |                 ما قلته لكم هو ملاحظة بسيطة لا علاقة له بكم                | 
|                Ayrıca burada yaptığımız sadece gözlem ve keşif de değil.                | Open Subtitles |                 وما نقوم به هُنا لا يقتصر على الملاحظة والاكتشاف فقط.                | 
|                - Bu osteofitleri de buldum. Hisle değil, gözlem yoluyla.                | Open Subtitles |                 وجدتُ أيضا هذه النابتات العظمية، عن طريق الملاحظة وليس الإحساس.                | 
|                Onlar olabildiğince mutluydular çünkü gözlem haftaları boyunca tek bir mantıklı söz bile söyleyememişti.                 | TED |                 حسنا، فقد كانوا سعداء للغاية، لأنه لم يقل كلمة تعقل خلال أسابيع الملاحظة.                 | 
|                Ona zalimce davranılmamasını istiyorum, ama dikkatlice gözlem altında olsun.                | Open Subtitles |                 وأريد أن يعامل بلا قسوة، ولكن يراقب مراقبة لصيقة                | 
|                Ve Arap Birliği pan-Arap gözlem birimi kurdu ve bunu kullanıyorlar.                 | TED |                 وقد أنشأَت جامعة الدول العربية أيضًا وحدة للمراقبة تحت اسم أمانة شؤون الانتخابات، وهي تقوم باستخدامه.                 | 
|                gözlem için bu geceyi hastanede geçireceğim. Bilgisayarlı tomografiye gireceğim.                | Open Subtitles |                 سأقضي الليلة في المستشفي للملاحظة سيجري لي مسح علي الجمجمة                | 
|                Her şeyi bir yana bıraktık, gece gündüz demeden gözlem direktörlerine göndermek için teklif edilen en iyi sözcükleri tasarlamaya çalışıyorduk.                 | TED |                 لقد تخلينا عن كل شيء، وعملنا على مدار الساعة، محاولين صياغة مقترحاتنا بإتقان لإرسالها لمديري المرصد الفلكي.                 | 
|                Senin gözlem gücünü sorgulamıyorum sadece maskeli bir adama kim olduğunu sormandaki çelişkiye dikkat çekiyorum.                | Open Subtitles |                 أنا لا أشكِّكُ بقوّة ملاحظتك. أنا بالكاد أشيرُ للإشكالية في سؤالِ رجلٍ مُقنّع عن هويتّه.                | 
|                Ama onu gözlem için geceleyin burada tutmak istiyorum.                | Open Subtitles |                 أنا أريد أن أبقيها خلال الليل من أجل الملاحظه                | 
|                Ve yaptığım dört gözlem sonucunu bugün sizinle paylaşmak istiyorum.                 | TED |                 ولدي أربع ملاحظات أود أن أشارككم بها اليوم                 | 
|                gözlem katından direkt tıbbî bölüme giden 30 metrelik bir giriş noktası var.                | Open Subtitles |                 هناك نقطة مرور واحده لمسافة 100 قدم من سطح المراقبه الى الحجره الطبيه                | 
|                Adamlarının gözlem yaptığını anladım.                | Open Subtitles |                 لاحظت على الفور أن رجالك يقومون بالمراقبة                | 
|                4 numaralı karayolu üzerindeki Astadourian gözlem evinin civarında gökyüzüne doğru uzanan 100 tane iyonlaşmış metal direk, yıldırımı harekete geçirmek için tasarlandı.                | Open Subtitles |                 أسفل في برق أستادوريان مرصد خارج على طريق أربعة. مائة قضيب مؤيّن تأكيد إلى السماء، صمّم لتحفيز البرق.                | 
|                Soğuk ve duygusuz bir özne üzerinde, gözlem ve sonuç çıkarma...                | Open Subtitles |                 قوه ملاحظه .استنتاج موضوع بارد و غير عاطفى                | 
|                Ve ortada çok ilginç bir gözlem var.                | Open Subtitles |                 وهُناك مُلاحظة مُثيرة حيال الفعل ،الإبداعي للذاكرة                |