| Kızım da onunla birlikte ve güvende değil. Tanrım! güvende değil. | Open Subtitles | ابنتي معه ، وهي ليست بامان يا إلهي ، ليست بأمان |
| Bu, bir gün müzede sergilenebilir. Benimle güvende değil. | Open Subtitles | هذه قد تكون داخل متحف في يوم ما، إنها ليست بأمان معي |
| Buurada artık güvende değil. Onu kentten çıkarmalıyız. | Open Subtitles | إنها ليست آمنة هنا بعد الآن يجب أن تخرجيها من المدينة |
| Bizim yanımızda güvende değil. | Open Subtitles | أنت متعود أن، لكنها ليست آمنة لدينا قرب. |
| Sen ve ben gayet iyi biliyoruz ki babam olduğu sürece dünya güvende değil. | Open Subtitles | و كلانا يعرف أن العالم ليس بأمان و والدك فيه |
| Bu evde güvende değil. Seninle birlikte güvende değil. | Open Subtitles | إنه ليس آمناً بهذا المنزل ليس بوجودك معه |
| - Hayır. Senin yanında güvende değil. Onu seviyorsun, bu yüzden söylediğim şeyi yapacaksın. | Open Subtitles | "إنّها غير آمنة معك، إنّك تحبّها، ولهذا ستنفّذ ما أطلبه" |
| Kupa burada güvende değil. Merkez'e geri vermek zorundayız. | Open Subtitles | الكأس ليس آمن هنا يجب أن نعيده إلى المجلس |
| Kızınız hayatta olduğu için şanslı. Ama güvende değil. | Open Subtitles | ابنتك محظوظة لانها على قيد الحياه لكنها ليست بأمان |
| O burada güvende değil. O burada olduğu sürece hastanede kimse güvende değil. | Open Subtitles | هي ليست بأمان هنا، ولا أحد آخر بهذه المستشفى طالما هي هنا. |
| Onu benim için bulman lazım. Cate güvende değil. | Open Subtitles | اريدكَ ان تبحث عنه من اجلي كيت ليست بأمان |
| Bütün o kıçlarla, hiçbir yerde güvende değil. | Open Subtitles | بهذه المؤخرة الكبيرة فهي ليست بأمان في أي مكان |
| Cate güvende değil. - Nerede o? | Open Subtitles | اريدكَ ان تبحث عنه من اجلي كيت ليست بأمان |
| Valentine'in adamları dışarıda Clary'yi arıyorken tek başına güvende değil. | Open Subtitles | مع اشخاص فلانتين بالخارج يبحثون عن كلاري أنها ليست آمنة بالخارج لوحدها |
| Valentine'in adamları dışarıda Clary'yi arıyorken tek başına güvende değil. | Open Subtitles | مع اشخاص فلانتين بالخارج يبحثون عن كلاري أنها ليست آمنة بالخارج لوحدها |
| Jess,ben de onu yalnız bırakmak istemiyorum,ama bizim yanımızda güvende değil. | Open Subtitles | أنا eighter سوف لا تترك لها وحدها، ولكن مع إذا كانت معنا وهي أنها ليست آمنة. |
| Çünkü ikimiz de biliyoruz ki şu anda güvende değil. | Open Subtitles | لأنّي وإيّاك نعلم الآن أنّها ليست آمنة |
| O piç hiçbir yerde güvende değil artık. | Open Subtitles | ليس بأمان أينما كان |
| Talia eğitim binamıza girebiliyorsa, Ajan 11 güvende değil demektir. | Open Subtitles | إذا كان باستطاعة ( تاليا ) الدخول إلى مكان التدريب فهذا يعني أن العميل 11 ليس بأمان هنا |
| Orada kimse güvende değil tamam mı? | Open Subtitles | المكان ليس آمناً لأي شخص هناك, حسناً؟ |
| - Hayır. Senin yanında güvende değil. Onu seviyorsun, bu yüzden söylediğim şeyi yapacaksın. | Open Subtitles | "إنّها غير آمنة معك، إنّك تحبّها، ولهذا ستنفّذ ما أطلبه" |
| Kupa burada güvende değil. Merkez'e geri vermeliyiz. | Open Subtitles | الكأس ليس آمن هنا علينا أن نعيده إلى المجلس |
| Yani, biz ormanda gezinirken kimse güvende değil. | Open Subtitles | اقصد لا احد في مأمن معنا ونحن نجوب الغابة |
| Kızlarımız orada güvende değil. | Open Subtitles | لا نقدر على العودة إلى ذلك المكان بناتنا ليس بآمن هناك |
| O kadar manyak ki sevdikleri bile güvende değil. | Open Subtitles | لن يأمن احد منه حتى الاشخاص المقربين اليه |
| güvende değil, bu lanet evde kimse güvende değil. | Open Subtitles | لا أحد آمن في هذا البيت اللعين. |