| Bu kameradan her zaman güvende olduğunu görebilirim. | Open Subtitles | أستطيع رؤيتك عبرها طوال الوقت للتحقق من أنك بأمان |
| Bilgisayarlar tekrar açılıp, bir sonraki mahzen envanterini kaydedene dek güvende olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | وعلمت أنك بأمان حتى يقوم الحاسوب مرة أخرى بجرد أجهزة المخبأ |
| Onu görünce, güvende olduğunu bilir, rahatlardım. | Open Subtitles | عندما رأيته شعرت بإرتياح بمعرفة أنه بأمان |
| Yapıyor bunu çünkü bazan artık güvende olduğunu unutuyor. | Open Subtitles | يفعل هذا لأنه أحياناً ينسى أنه بأمان الآن |
| Senin güvende olduğunu bilmeden bunu yapamam. | Open Subtitles | انظري، لا يسعني فعل ذلك إلّا حالما أتأكّد أنّك بأمان. |
| Şu anda senden beklediği güvende olduğunu bilmek sevildiğini bilmek. | Open Subtitles | ما تحتاجه منك الآن، أن تشعر أنها آمنة أن تشعر أنها محبوبة. |
| Biliyor musun, onların hepsi de senin güvende olduğunu görmek istiyor. | Open Subtitles | كما تعرف، كل شخص منهم يريد التأكد من أنك آمن |
| güvende olduğunu sanma. | Open Subtitles | لا تُعتقدْ بأنّك في أمان. |
| ama seninle güvende olduğunu biliyordum, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف أنها بأمان معك؟ لم أستطع أن أخرج لأكلم |
| Buraya gelmemizdeki asıl sebep artık güvende olduğunu söylemekti. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي لوجودنا لنخبرك أنك بأمان |
| Senin güvende olduğunu bilmeden, yapmak zorunda olduğum şeyleri yapamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أفعل الأشياء التي علي أن أفعلها إلا إن عرفت أنك بأمان |
| güvende olduğunu ve sevildiğini bildiğimiz için senden ırak bir hayat sürebildik. | Open Subtitles | بمعرفة أنك بأمان وتشعرين بالحب. سمح لنا بمتابعة حياتنا بعيدين عنك. |
| Tanrıya şükür, güvende olduğunu duydum. | Open Subtitles | الذي , شكرا لله , سمعت أنه بأمان |
| Tek seferde bir adım. güvende olduğunu bilmesini sağla. | Open Subtitles | خطوة بعد أخري , نخبره أنه بأمان |
| Sadece,LJ den, onunla beraber güvende olduğunu bildiren, bir not var. | Open Subtitles | ورقة فقط من (إل جيه) يقول فيها أنه معها و أنه بأمان |
| Sadece bir rüya. Benimle güvende olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | إنّه مجرّد حلم، تعرف أنّك بأمان معي. |
| güvende olduğunu bilmem gerek. | Open Subtitles | أريد أن أعلم أنّك بأمان. |
| güvende olduğunu bilmem gerek. | Open Subtitles | أريد أن أعلم أنّك بأمان. |
| Şu anda senden beklediği güvende olduğunu bilmek sevildiğini bilmek. | Open Subtitles | ما تحتاجه منك الآن، أن تشعر أنها آمنة أن تشعر أنها محبوبة. |
| Senin güvende olduğunu anlamamız için bize yardımcı ol. | Open Subtitles | دعنا نتأكد من أنك آمن |
| Aradığımızı biliyorlardı ama bulamadık. Şimdi güvende olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | كانوا يعلمون أننا نبحث لكن لم يمكنا أن نجدها الأن يظنون أنها بأمان |
| Lois, sadece güvende olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أردت فقط أن أحرص على سلامتكِ |
| Çok fazla bir şey dememiş, sadece güvende olduğunu yazmış. | Open Subtitles | . لقد أرسلت بريداً إلكترونيّاً . لم تقل الكثير، ماعدا أنّها بأمان |
| güvende olduğunu sandığın yere. | Open Subtitles | نحو المكان الذي تظنين أنكِ بأمان داخله |
| güvende olduğunu sanıyorsun, ama değilsin. | Open Subtitles | تظن أنك بمأمن هنا، ولكنك لست آمن |
| Freddie'ye güvende olduğunu söyle. | Open Subtitles | على ذمّتي قولي لفريدي أن الوضع آمن |