| Fakat garip şey şu ki, bu dersi 150 sene önce öğrenemedik. Hiç birimiz gerçekten buna inanmıyor. | TED | لكن الشيء الغريب أنه نحن لم نستوعب هذا الدرس بعد ١٥٠ عاما لا أحد منا حقيقة يصدق ذلك |
| Bu garip şey, bir müddet buradaki insanlarla barış içinde yaşamış. | Open Subtitles | الشيء الغريب أنه رقد بسلام لـفترة زمنية، |
| İnsanlık tarihindeki en garip şey olmalı bu. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا أكثر من مجرد شيء غريب حدث |
| - Son zamanlarda kasabada pek çok garip şey oluyor. | Open Subtitles | حدث الكثير من الأمور الغريبة في البلدة مؤخراً علينا التحرك |
| Otuz dakika. Bazı sesler çıkarırım. Ve sen de bana bir tane garip şey söyleyebilirisin. | Open Subtitles | حسناً ثلاثين دقيقه و سوف إصدر بعض الاصوات و تستطيع ان تقول لي شئ غريب |
| İnsanların arabalarında bir sürü garip şey buluyorsunuz. | Open Subtitles | ستجد الكثير من الأشياء الغريبة في سيارات الناس |
| Ormanda gördüğümüz o yuvarlak, garip şey de neydi? | Open Subtitles | ماذا كان هذا الشيء الغريب ذلك الشيء المستدير الذي رأيناه في الغابة ؟ |
| Ama alışmamız gereken garip şey şu. Okul iyi durumda. | Open Subtitles | و لكن الشيء الغريب الذي يجب أن نعتاد عليه هو أن المدرسة بحالة جيدة |
| Iyi, sen-bilirsin ne garip şey? | Open Subtitles | حسنا , اتعلمين ما الشيء الغريب ؟ |
| Polisler ve katillerle ilgili olan garip şey biz de aynı sizin gibi takıntılıyız. | Open Subtitles | الشيء الغريب حيال رجال الشرطة والقتلة... هو أننا مهووسون كما تكون |
| İnsanlık tarihindeki en garip şey olmalı bu. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا أكثر من مجرد شيء غريب حدث |
| ..."ve sağdaki garip şeyden sağa dön" ama o garip şeyi tarif edemezsiniz çünkü orada garip şey olduğunu bilirsiniz, yani kafanızda her zaman vardır. | Open Subtitles | ومن ثم انعطف يميناً عند ذلك الشيء الغريب ولكن لايمكنك أن تصف له ماهو ذلك الشيء الغريب لأن كل ماتعرفه عنه هو أنه شيء غريب , فهمتم ؟ |
| garip şey, onlar kötü değil. | Open Subtitles | شيء غريب هو، أنها ليست العنيف. |
| Ve David'in dediğine göre o dans pistinde bir çok garip şey oluyormuş. | TED | وقال ديفيد أنه هناك الكثير من الأمور الغريبة تحصل على أرضية الرقص |
| Zamanında çok garip şey görmüştüm ama bu kesinlikle hepsini geçti. | Open Subtitles | رأيت العديد من الأمور الغريبة في أيامي، لكن هذا أغربها |
| Ama çevremizde bu kadar çok garip şey olurken, Dikkatli olmalısın. | Open Subtitles | ولكن مع كل هذه الأمور الغريبة عليك أن تحذر |
| Ne garip şey dedin öyle. | Open Subtitles | ذاك شئ غريب لتقوله |
| Bugün annemle ilgili bir sürü garip şey öğreniyorum. | Open Subtitles | أنا وجدت للتو كل أنواع الأشياء الغريبة حول اليوم أمي. |
| İşte burada o garip şey. | Open Subtitles | هذا الشيئ الغريب |
| Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. | Open Subtitles | ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً |
| -Gördüğüm en garip şey. | Open Subtitles | حسناً , أنه من أغرب الأشياء التي رأيتها . على الأطلاق |
| O zaman çizgisindeki en garip şey Woolsey değildi. | Open Subtitles | ان (ويزلي) لم يكن اغرب شئ فى هذا الخط من الزمن. |