| Sen sadece şu beş para etmez garsonu becermek istiyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تريد أن تمارس الجنس مع تلك النادلة القذرة |
| Sanki daha önce buraya gelmişim gibi geliyor. O garsonu tanıdığıma yemin edebilirim. | Open Subtitles | لقد تخيلت أنني جئت هُنا من قبل أقسم أنني قابلت تلك النادلة قبلًا. |
| Ve acıkırsan garsonu McDonalds'a yollarım. | Open Subtitles | وإذا كنت تحصل على الجوع، وأنا سوف نرسل النادل لماكدونالدز. |
| Şimdi garsonu getirin, içkileri tazelesin. | Open Subtitles | الآن، خاتم الجولة النادل ويكون له نستعرض ما المشروبات. |
| Artık burada yiyemiyoruz, çünkü o bir garsonu yürüyüşe çıkardı. | Open Subtitles | ما عدنا نستطيع تناول الطعام هنا لأنه تمشّى مع نادلة. |
| Amerika'da böyle bir garsonu nerde bulabilirsin? | Open Subtitles | أين سوف تجد نادل من هذا القبيل في الولايات المتحدة؟ |
| Memur bey, garsonu çağırır mısınız? | Open Subtitles | ايها الضابط،هلا تكرمت واخبرت النادلة ان تحضر هنا |
| garsonu tıktıkları naylon torbanın kaynağını buldum. Parmak izi gibidir. | Open Subtitles | وجدت مصدر الكيس البلاستيكي الذي عبأت به النادلة |
| Hadi bara gidelim böylece garsonu beklemek zorunda kalmayız. | Open Subtitles | فلنذهب لطاولة الشرب هكذا لن نضطر لانتظار النادلة |
| - Böyle görünmesem de garsonu tavlardım. | Open Subtitles | يمكنني الحصول على النادلة والأشياء بالمجان حتى ولم أكن بهذا المظهر |
| Hâlen Zeytin Bahçesi'ndeki garsonu tavlamaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | إنه لا يزال محاولاً من أجل مضاجعة تلك النادلة في حديقة الزيتون. |
| Normalde garsonun beni taksiye koyması lazım, benim garsonu değil. | Open Subtitles | عادة ما تضعنى النادلة فى سيارة اجرة ليس العكس |
| O garsonu seni utandıran, seni küçük düşüren patronlardan, zorbalardan birisi gibi düşün. | Open Subtitles | ذلك النادل كل رئيس وكل شرس الذي أحرجك أو قلل من شأنك |
| garsonu ağlatıp fotoğraflarımızı yasaklılar listesine koydurttuğum için mi? | Open Subtitles | لأنّي جعلتُ النادل يبكي و جعلتُ صورتَينا تعلّقان على قائمة الممنوعين؟ |
| Komik olması gerektiğini sanan o garsonu. | Open Subtitles | ذلك النادل الذي يظن أنّ عليه أن يكون مُضحكًا. |
| - garsonu öldürdüğünü düşündüğümüz adam bu. | Open Subtitles | هذا هو الشخص الذي نشك بقتله النادل. إنه يدرك وجود الكاميرات. |
| Güvenlik kameralarına göre garsonu öldüren adam sizi de öldürmeye çalışmış. | Open Subtitles | طبقاً لشرائط تسجيلات المطعم، الرجل الذي قتل النادل حاول قتلك انت كذلك. |
| Oh, boynundan aşşağasını görünce seni Hooters garsonu sandım. | Open Subtitles | من الرقبة وللأسفل تبدين مثل نادلة راقصات |
| Ben de senin yerinde, tüm elini ağzına sokabilen bir keno garsonu, otursun isterdim, ama sen varsın. | Open Subtitles | وأنا أود أن تكون نادلة في ناد للقمار تستطيع وضع يدها بأكملها في فمها لكن ها أنت جالس هناك |
| Miami sahillerinde bir kokteyl garsonu kızla berabermiş. | Open Subtitles | لم يكن الزوج برحلة .عمل هذا الأسبوع كان يركب الخيول مع نادلة . الحانة الصغيرة على شواطيء ميامي |
| Bir keresinde kaba bir garsonu düşünerek mastürbasyon yapmıştım. Sizce bunun anlamı ne? | Open Subtitles | مارست العادة على نادل من قبل عاملني بوقاحة، ماذا يعني ذلك؟ |
| Malbec servisiniz için şarap garsonu birazdan masanızda olacak. - Afiyet olsun. - Teşekkürler. | Open Subtitles | الساقي الخاصّ بكما سيكون معكما قريباً ليسكب النبيذ. |
| Şimdi bir aşçıyla iki garsonu test etmeye gidiyorum. | Open Subtitles | بعد ذلك، سأذهب إلى المدينة من أجل اختبارات الطهاة واثنين من النادلين |
| - Ivan Markov. 24, restoranın garsonu, saat 2'de mesaiye başlamış. | Open Subtitles | عمره 24 عاماً، يعمل ساقياً بالمكان، وتم العثور على جثته بالساعة الثانية. |
| Tamam, ben garsonu bulup hesabı isteyeceğim. | Open Subtitles | حسناً ، سأذهب للبحث عن نادلتنا وآخذ الفاتورة |
| Eski bir bar garsonu olduğuna göre şüphesiz bir sürü erkek tanıyordur. | Open Subtitles | وهي بلا شك كونها مضيفة حانة سابقة على معرفة بالكثير من الرجال |
| Kokteyl garsonu olarak çalıştığı | Open Subtitles | لقد طردت من وظيفتها كنادلة ببار |