| Çünkü her yeni ilişki, yoğun bir beraber vakit geçirme isteğiyle başlar. Bir şey yön değiştirdiğinde bunu gözden kaçırmak kolay. | TED | لأن كل علاقة جديدة تبدأ برغبة شديدة لقضاء الوقت معًا، ومن السهل أن تغفل عندما يتغير شيء ما. |
| - Öyle mi? Neden? - Muhteşem bir Noel geçirme fırsatı çıkmış. | Open Subtitles | لانه حضى على فرصة فريدة لقضاء كريسماس رائع |
| Aslında onunla hiç gerçekten zaman geçirme fırsatım olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي الفرصة الحقيقية لقضاء الوقت معه |
| WebMd, NIH ve Noah Health'de ...aşırı zaman geçirme var. | Open Subtitles | الأعراض تشمل قضاء أوقات طويله على مواقع الصحة و العلاج |
| Peki o zaman düğünden önceki son iki haftayı ayrı yataklarda geçirme planınıza ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لخطتك عن قضاء آخر أسبوعين قبل زفافك النوم بعديدين عن بعض |
| Güzel vakit geçirme çabalarınız boşa gitmesine rağmen korkmayın. | Open Subtitles | الآن بأنّ محاولتكَ المستميتة في قَضاء وقتاً جميلاً الفَاشِلِ، |
| {\1c00FFFF}Bize birlikte zaman geçirme şansı verecek. | Open Subtitles | سيعطينا هذا الفرصة لقضاء بعض الوقت معاً, تعلم؟ |
| Bu bize birlikte daha fazla vakit geçirme şansı verecek. | Open Subtitles | ذلك سيمنحنا فرصة لقضاء مزيداً من الوقت الرائع معاً |
| Böylece sen dinlenirsin, ben de oğlumuzla biraz zaman geçirme fırsatı bulurum. | Open Subtitles | سيريح قدميك قليلاً وسيعطيني فرصة لقضاء بعض الوقت مع ابننا |
| Odanı kız kardeşinle paylaşabilirsin. Birlikte zaman geçirme fırsatı pek yakalayamıyorsun. | Open Subtitles | يمكنك مشاركة غرفة مع أختك، فأنتما لا تحصلا على فرصة لقضاء المزيد من الوقت معاً |
| Bu bana insanlarımla birlikte kaliteli zaman geçirme şansı veriyor. | Open Subtitles | إنه يعطيني فرصة لقضاء بعض الوقت الممتاز مع جماعتي. |
| Sence kitabı yakında en iyi satanlar listesine girecek olan yazarla... bir gece geçirme fırsatını kaçırır mıydım? | Open Subtitles | أظننت أني سأفوت فرصة قضاء ليلة في المدينة مع أفضل كاتب الذي بالقريب ستكون كتبه هي الاكثر مبيعاً؟ |
| Bu ilişki birlikte vakit geçirme, çıkma flört, her neyse işte... | Open Subtitles | الكون في علاقة , قضاء الوقت في احضان بعض |
| Ayrıca 20 yaşındaki veletle tropik bir gece geçirme fırsatı. | Open Subtitles | وفرصة قضاء ليالي إستوائية مع رجال بعمر 20 سنة. |
| Bak adamım, bütün günü benimle geçirme şansın oldu. | Open Subtitles | إذا يا رجل, حضيت بفرصة قضاء يوم كامل برفقتي |
| Fakat tüm vaktimi, evlenmemizi aklından bile geçirmeyen bir adamla geçirme fikri çok garip geliyor. | Open Subtitles | لكن فكرة قضاء حياتي مع شخص لا يضعُ إحتماليّة لذلك هو شيئ غريب |
| Güzel vakit geçirme çabalarınız boşa gitmesine rağmen korkmayın. | Open Subtitles | الآن بأنّ محاولتكَ المستميتة في قَضاء وقتاً جميلاً الفَاشِلِ، |
| Bu konuda ısrar etmeyi aklından bile geçirme genç bayan! | Open Subtitles | وكيف تجرئي ان تأتي معي وأنت طفلة صغيرة |
| Ele geçirme ve yok etme operasyonuydu. | Open Subtitles | كان من المُفترض الإستيلاء و تدمير العملية |
| Kefaletimi ödemeyi aklından geçirme. Bırak beni mahkum etsinler. | Open Subtitles | إياك والتفكير بدفع كفالتي، دعهم يحاكمونني |
| Aklından bile geçirme Taylor. | Open Subtitles | إيّاكَ والتَّفكير في الأمر يا (تايلور) |
| - Aklından bile geçirme. - Lorraine'in odasını alabilir. | Open Subtitles | ولن تحصلين علي شيء مما في ذهنكِ يجب أن تحصل على غرفة لورين |
| Bir 20 yılını daha nefret suçundan dolayı hapiste geçirme diye. | Open Subtitles | حتى لا تقضي 20 سنة أخرى في السجن بسبب جريمة كراهية |
| O suyu bana atmayı aklından bile geçirme. | Open Subtitles | إياكِ أن تجرؤي أن تُلقي بالماء عليّ |
| Benim durumumda olsan, sen de aynı şeyi yapardın ve o sonik silahı kullanmayı aklından bile geçirme. | Open Subtitles | كنت لتفعل نفس الشيء لو كنت في مكاني ولا تحاول مجرد التفكير في استخدام ذلك السلاح الصوتي |