| Benim teorime göre ,dil öyle bir yolla gelişir ki, sesler, dinleyicinin öznel ve kişisel sezgi deneyimlerine uyar, eşleşir. | TED | تبعاً لنظريتي .. اللغة تتطور تبعاً للأصوات وتتواكب معها لكي تصبح متناغمة مع الموضوع والشخص والغاية والنية والمغزى بالنسبة للمستمع |
| Korpus luteum hamileliğin sürmesi için gerekli projesteronu gebeliğin altıncı haftasından yedinci haftasına kadar üretmekle sorumludur. Plesenta, bebeğin doğumuna -yaklaşık 40 hafta sonraya- kadar gelişir ve yerini devralır. | TED | الجسم الأصفر مسؤول عن إنتاج البروجسترون الضروري لضبط الحمل و استمراره حتى الأسبوع السادس أو السابع إلى أن تتطور المشيمة و تقوم بذلك حتى يولد الطفل في الأسبوع الأربعين تقريباً |
| Çatışmanın olmadığı bir yerde ticaret de gelişir. | TED | وحيثما ينحسر العنف و الصراعات تزدهر التجارة |
| Görüyorsunuz, bir proje bir seri yaratıcı dizayn toplantısıyla gelişir. | TED | فكما يمكنكم أن تروا ، فإن المشروع يتطور عبر سلسلة من الأجيال لإجتماعات التصميم |
| Kesinlik kazanmak daha az ölçüm gerektiren sayısı artan araçlarla gelişir. | TED | ودِقَتُك تتحسن بتزايد دقة الأدوات المتطلبة لتقدير أقل. |
| Durgunluk zamanlarında her şeyden çok ne gelişir? | Open Subtitles | في أوقاتِ الكسادِ، ماذا يَزدهرُ أكثر من أي شيء آخر؟ |
| "İnsan aklı, çocukluktan yaşlılığa kadar durmadan gelişir." | Open Subtitles | "أي عقل رجلِ، مِنْ الطفولةِ إلى الشيخوخةِ، أَبَداً توقّفاتُ تَنْمو." |
| Şarkılar, birimler veya ifadeler eklendiğinde, değiştirildiğinde veya bırakıldığında zamanla gelişir. | TED | تتطور الأغاني مع مرور الوقت حيث يتم إضافة أو تغيير أو إلغاء الوحدات أو العبارات. |
| Böyle şeyler kendi kendine gelişir. | Open Subtitles | إنظرى ، هذه الأشياء عادة يجب أن تتطور وحدها |
| Bu modayla alakalı ve moda hep gelişir. | Open Subtitles | هذا بشأن الأزياء، والأزياء تتطور بإستمرار. |
| Benzerlik suç değildir. Kültürümüz bu şekilde gelişir ve büyür. | Open Subtitles | التشابه ليس جريمة هكذا تنمو الثقافة و تتطور |
| Bu meslekte bir süre sonra sezgilerin gelişir. | Open Subtitles | عندما تكونين شرطية لفترة طويلة فغريزة ما تتطور بداخلكِ |
| ve yaşam her zaman gelişir bu konuya holistik bir şekilde yaklaşmalıyız. bir an geriye bir adım atın ve dengeyi tekrar değerlendirin. Bu artık olmuyor, 30 yıldır da olmadı. | TED | وكما تتطور الحياة دائماً، نحن نأخذ الأمر نوعاً ما بكلياته -- لنرجع لوهلة، ونحاول مواجهة التوازن. إنها لا تحدث. |
| Firmalar kolayca ve hızlıca mağaza açabildikleri zaman ekonomi gelişir. | TED | تزدهر الاقتصاديات عندما يكون رجال الأعمال قادرين على فتح مشاريعهم بسرعة وبسهولة. |
| 300 milyon yıl önce, Dünya'nın bize bir sürpriz hazırladığı yerde devasa tropikal bataklıkların içinde hayat gelişir. | Open Subtitles | قبل 300 مليون عام. تزدهر الحياة في مستنقعات شاسعة حارة حيث تطهو الأرض مفاجأة. |
| Sadece büyük bir gerçek, yaşar ve gelişir. | Open Subtitles | فقط الحقيقة العظمى تنمو و تزدهر |
| Genellikle kötü iyileşmiş yaralanmalar sonrası gelişir. | Open Subtitles | فإنه عادة ما يتطور ليصبح هكذا بسبب جرح التُئم بشكل سي |
| Bu, ne kadar erken gelişir? | TED | في أي وقت مبكر يتطور هذا؟ |
| Bu kendiliğinden gelişir. | Open Subtitles | عليه أن يتطور عضويا. |
| Vatandaşlar iletişim ağı kurabilir ve kendilerini daha organize ve üretken hâle getirirlerse o zaman seslerini duyurabilirler. Bu durumda bir şeyler gelişir. | TED | إذا أمكن للمواطنين التّواصل و جعل أنفسهم أكثر تنظيما وأكثر إنتاجية, بحيث يتم سماع أصواتهم , عندها سوف تتحسن الأمور. |
| Teoeriler daha fazla delil için geliştirilir... ..böylece doğruluk ve öngörü zamanla gelişir. | Open Subtitles | النظريات تتحسن بقدر عدد الأدلة التي تجمعها لذا فالدقة والتنبؤ بأمر تتحسن مع الوقت |
| Mantarlar çürümeyle gelişir. | Open Subtitles | يَزدهرُ الفطرُ أيضاً على الإنحلال |
| "İnsan aklı, çocukluktan yaşlılığa kadar durmadan gelişir." | Open Subtitles | "أي عقل رجلِ، مِنْ الطفولةِ إلى الشيخوخةِ، أَبَداً توقّفاتُ تَنْمو." |