| Joe, beni yemeden önce kuçu kuçuya biraz kemik getir. | Open Subtitles | جو قد أحضر بعض العظام إلى باتش قبل أن يأكلني |
| - Holliday'e silah çekti. - Viski getir, bu masaya. | Open Subtitles | أحضر الويسكى إلى هناك و شهر سلاحه فى وجه هوليداى |
| Süper star, bunu mahzene götür ve güzel bir şişe Taittinger getir. | Open Subtitles | يا نجمتي خذي هذه الزجاجة إلى القبو و أحضري معك أفضل نوع |
| Bana bir espreso getir, ve lütfen, şu orospuya söyle terliklerimi geri versin. | Open Subtitles | احضر الى قدح من القهوة واخبر تلك العاهرة ان تعطيني ما عندها هيا |
| Tamam, öncelikle bana elektrodları getir. İkincisi, bir daha asla "tadam" deme. | Open Subtitles | أولاً، احضري تلك الصفائح المعدنية ثانياً، إياكِ أن تقولي تاداه مرةً أخرى |
| Şimdi bana yeni bir tane getir - film başlıyor. | Open Subtitles | والآن أحضر لي واحدة وإغرب عن وجهي حان وقت الفيلم |
| Tamam getir onu. O böceğe de sakin ol dediğimi söyle. | Open Subtitles | أحضر له من قبل، ونقول أن الحشرات قلت لتبرد اللعنة خارج. |
| Gidip bavuluna bir kaç şey at. Bana da battaniye getir. | Open Subtitles | إذهب و ضع بعض الأغرض في حقيبتك و أحضر لي بطانية |
| Saat 11'de bir anlaşma imzalayacağım. Planları bana 8 gibi getir. - Yapamam. | Open Subtitles | .سأوقع الصفقة في الحادي عشر صباحًا .أحضر لي المخططات في بحلول الساعة الثامنة |
| Dostum, bana da aynısından getir ama limonu sende kalsın. | Open Subtitles | أحضر لى واحد مثلهم من فضلك و لا تضع الليمون |
| Hey, daha bitmedi. Git sicim getir, bunları bağlamamız lazım, haydi! | Open Subtitles | لم ننته بعد,إذهب و أحضر الخيوط يجب وضعها على حمالة ,هيا |
| Ben de harika ebeveynim. Bana da getir, olur mu? | Open Subtitles | أنتظري، أنا والدٌ عظيم أيضاً أحضري لي واحده، استفعلين ؟ |
| Yarın bana bilgileri getir, yoksa Kaal kendi imkanlarıyla elde eder. | Open Subtitles | أحضري المعلومات بحلول يوم غد أو.. سيحصل عليها كال بطريقته الخاصة |
| Aşağı in ve eşyalarını buraya getir burası yeni odan | Open Subtitles | انزل إلى الأسفل احضر أشيائك لأن هنا هو منزلك الجديد |
| Al şu aptal çiçeği de bana şöyle bolca üzümlü krep getir. | Open Subtitles | خذ الوردة الغبية فحسب و احضر لي كومة كبيرة من فطائر التوت |
| Sen ruju getir, ben de sütyenle tenis toplarını getireyim. | Open Subtitles | احضري أحمر الشفاه وانا سأحضر حمالة الصدر و كرات التنس |
| - Sevgilisinden ayırabilirsen... - ...kız arkadaşını da getir. | Open Subtitles | أجلب صديقتك إذا تمكنت من خطفها من خليلها. |
| Bir de Step Up var, Step Up da getir. | Open Subtitles | و قد يحتاجون لمُحسّن أيضاً إجلب لي مُحسّن صوت أيضاً |
| Şu programları sistemden çıkar ve senden istediğim Çince dil dosyalarını da getir. | Open Subtitles | أبق هذه البرامج خارج النظام وأحضر لي ملف اللغة الصينية الذي طلبته منك |
| Arabadan alet kutumu getir. Son derece geniş bagajın içinde. | Open Subtitles | اجلبي صندوق العدة الخاص بي من السيارة، إنه بصندوق السيارة |
| Joe, odamda biraz viski var. Çabuk getir. | Open Subtitles | جو هناك زجاجة خمر على مكتبى أحضرها بسرعة |
| Haydi Jimmy yaylan, Yüzbaşı Hamill'i bul ve buraya getir. | Open Subtitles | جيمي ت.. اذهب و اعثر على كابتن هاميل أحضره هنا |
| Ben onu alacağım ve bize birkaç bardak, getir lütfen. | Open Subtitles | ساخذ هذه , واحضر لنا بعض الكؤوس , لو سمحت |
| Yeterince içtin. Tuğlaları getir ve devam et. | Open Subtitles | لقد أسرفت بما يكفي في الشُرب إحضر هذا الطوب و إنهض |
| Afrikalı çocuk nerede? Onu getir. O nerede? | Open Subtitles | أحضروا لي الرجل الأفريقي أين هذا الرجل الأفريقي؟ |
| Ve döndüğünde bir şişe de Early Times getir bana, evlat. | Open Subtitles | و أعطني قارورة من ذلك الشراب لأتجرعها أثناء بحثك أيها الصغير |
| Roger, buz kutusuna gidip bana oradaki büyük kırmızı şişeyi getir. | Open Subtitles | روجر أريدك أن تذهب للثلاجة و تحضر زجاجة حمراء وضعتها هناك |