| Batılı bilim insanlarını, girişimcileri ve öğrencileri, dünyanın en iyi üniversitelerindeki en iyi bilimi, beraberimde Afrika'da yaşamaya ve çalışmaya getiriyorum. | TED | سأحضر معي علماء غربيين، ورجال أعمال وطلاب، أفضل العلوم من أفضل الجامعات في العالم، للعمل والعيش في أفريقيا. |
| Sizi unutmuş olmalılar. Hemen birşeyler getiriyorum. Zamanı gelmişti. | Open Subtitles | يبدو انهم غفلوا عنك ، سأحضر لك شيئا لقد آن الاوان |
| Çünkü ben ona işimden gerçekten çok lezzetli yiyecekler getiriyorum. | Open Subtitles | لإني أجلب إلى البيت غذاء عظيم جدا من بعض وظائفي |
| - Evet, tabii, hemen getiriyorum. - Hatta bana şişeyi ver. | Open Subtitles | ـ أجل، سأجلب لنا شراباً ـ فقط أعطني الزجاجة |
| Büyünün olmadığı bir yerdeyiz ve ben de büyüyü getiriyorum. | Open Subtitles | -نحن على أرضٍ بلا قوى سحريّة ... و أنا أحضره... |
| Her şey çok açık şekilde yazıyor ama daha derinden incelememiz için getiriyorum. | Open Subtitles | أمر واضح للغاية، سأحضره لكي نتمكن من مراجعته مع تفتيش تام |
| Onu sabah, tutuklanmalardan önce buraya getiriyorum | Open Subtitles | سأحضرها إلى هنا في الصباح، إتفقنا؟ قبل أن تحدث أيّ إعتقالات. |
| Tanıyınca onu çok seveceksiniz. Yarın eve getiriyorum. | Open Subtitles | أعلم انكم ستحبونها, سأجلبها معي الى المنزل غداً, |
| Mademki onlar kiliseye gitmek istemiyor. Ben onlara kiliseyi getiriyorum. | Open Subtitles | لكن بما أنهم لا يذهبون للكنيسة سأحضر الكنيسة إليهم |
| Ne olur acı bana, incitme beni. Odunu hemen getiriyorum. | Open Subtitles | أرجوك لا تعذبني سأحضر الحطب إلى المنزل بسرعة أكبر |
| Aslında ben sadece su tercih ederim. Sade bir kişiliğim var. Bir şise getiriyorum. | Open Subtitles | في الواقع, أنا أحب الراكد, لأنه من الواضح أنني أمتلك شخصية صريحة سأحضر زجاجة من كل نوع |
| Danışmanlık işimi buraya getiriyorum çünkü burasının uygun olduğunu düşünüyorum ve sen de irtibatı sağlayan kişi olacaksın çünkü uygun kişisin. | Open Subtitles | سأحضر اعمال حملاتى هنا لانى اعتقد انه ملائم بشكل جيد و انتى ستكونين همزة الوصل |
| Umarım güzel bir şeyler getiriyorsundur, çünkü ben ezilmiş patates getiriyorum. | Open Subtitles | أتمنى ان تحضر شيئاً جيداً لأنني سأحضر البطاطا المهروسة |
| Uyuşturucu bulundurmadan dört fail getiriyorum. | Open Subtitles | سأحضر أربعة مجرمين بأشتباه حيازة المخدرات |
| Okul çift katlı tuvalet kağıdı alsın diye sakarinimi kendim getiriyorum. | Open Subtitles | ورق مزدوج؟ يمكن لمدرسة حكوميّة ذلك وعليّ أن أجلب سكري الخاص |
| - Evet. Yemekler güzel. Buraya bir sürü müşteri getiriyorum. | Open Subtitles | نعم، الطعام جيد وأنا أجلب الكثير من الزبائن |
| Bu çok zekiceydi. Kayıt cihazını getiriyorum. | Open Subtitles | نظرتوا، هذا رائع ، يا صاح سأجلب المُسجّل |
| Sihir olmayan bir dünyadayız ama ben sihiri getiriyorum. | Open Subtitles | نحن في أرضٍ بلا سحر و أنا أحضره |
| - Evet her şey yolunda. - Onu eve getiriyorum. | Open Subtitles | سأحضره معي إلى المنزل للزيارة |
| Onu sabah, tutuklanmalardan önce buraya getiriyorum | Open Subtitles | سأحضرها إلى هنا في الصباح، إتفقنا؟ قبل أن تحدث أيّ إعتقالات. |
| Ben büyük davaları getiriyorum, onlar da büyük haberleri. | Open Subtitles | أنا أحضر القضايا الكبيرة والتي تحضر الأخبار الكبيرة |
| Sakin ol, buradalar. getiriyorum, tamam mı? | Open Subtitles | اهدأ,المفاتيح هنا سأحضرهم لك ,حسناً؟ |
| Ve bunu biliyorum çünkü eve seni ben getiriyorum, dürbünle sana ve bakmamam gereken diğer her şeye bakıyorum. | Open Subtitles | و يمكننى معرفة ذلك لأني أحضرتك إلى منزلك و شاهدتك بالمنظار و كل شئ آخر كان لا ينبغى أن أفعله |
| Buraya yakın yerlerde çiçek satmıyorlar, ben de kendim getiriyorum. | Open Subtitles | لا يبيعون الورد بأيّ مكان قريب من هنا، لذا أجلبه بنفسي. |
| Seni buraya getiriyorum, ilk iş onların yanına gitmek istiyorsun. Git öyleyse. | Open Subtitles | احضرتك الي هنا و انت تريد الذهاب اليهم اذن , اذهب |
| Şimdi dünyayı getiriyorum... Firavun'un gerçek oğlu. | Open Subtitles | ... سآتيك الآن بالعالم أيها الإبن الحقيقى لفرعون |
| Tam burada size kurtuluşu getiriyorum. | Open Subtitles | في النار الزاحفة في الجحيم انا اجلب لكم الخلاص ها هنا |
| Vicodin mi? Odamdan getiriyorum hemen. | Open Subtitles | إنه لديَّ في غرفتي. |