| Şuraya bi baksana. Kendi savaşında kendi savaşabilir gibi gözüküyor. | Open Subtitles | انظر لهذا المكان، يبدو أنه يستطيع أن يخوض حربه الخاصة |
| Yine, bu toplumsal tecrübe anlayışı günümüzde çok önemli gibi gözüküyor. | TED | مرة أخرى هذه خبرة منطق عام الذي يبدو أنه في غاية الأهمية اليوم |
| Fakat senin için bir şeyi var gibi gözüküyor, değil mi? | Open Subtitles | ولكن, آه.. يبدو أنها تُكِن مشاعر لك, أليس كذلك؟ |
| Evet bunu daha önce görmüştüm. Bana kapı aralığında biri gibi gözüküyor. | Open Subtitles | ،أجل، رأيته من قبل إنه يبدو مثل رجل عند باب بالنسبة لي |
| Bir sürü kurşun harcayacaksınız gibi gözüküyor Bay Farnley. | Open Subtitles | يبدو أنك ستطلق الكثير من الرصاص يا سيد فارنلى |
| Etrafta birlikte dolaştığımız şeyler gibi gözüküyor. | TED | إنها تبدو مثل هذه الأشياء التي نتجول معها. |
| Sonsuza kadar yaşamayı bilen bir partnerin var gibi gözüküyor. | Open Subtitles | لديك شريك هنا يبدو انه يعرف كيف يعيش الى الابد |
| Onun evinde yaşadığınız süre boyunca, sen ve Trey Gilbert arasında neler olduğu hakkında kavram kargaşası var gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو وكأن هناك الكثير من التشويش حول الذي حدث بينكِ وبين تراي جلبرت خلال الفترة التي عشتها في بيته |
| Biliyorum ulaşılamaz bir hedef gibi gözüküyor ve çok da iddialı. Ancak günümüzün iş modeli 1'e 10 oranında çalışıyor. | TED | أنا أعلم أن الأمر يبدو وكأنه هدف نبيل، وهو طموح للغاية، لكن نموذج التشغيل الحالي لدينا يعمل بنسبة عشرة إلى واحد. |
| Nehrin arkasındaki şu terkedilmiş köye doğru gidiyorlarmış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | نعم. يبدو أنهم متجهون إلى تلك القرية المهجورة أعلى النهر |
| Lanet şey uzakta ölüyor gibi gözüküyor. Hanımefendi ve sizin için sadece bir oda mı? | Open Subtitles | الشيء الملعون يبدو أنه سيموت بعيداً غرفة واحدة فقط لك و للآنسة ؟ |
| Takılmaya başladığımızdan beri, Konuşmak istiyor gibi gözüküyor.... | Open Subtitles | منذ أن بدأنا بالخروج معا يبدو أنه يريد التحدث عن |
| Pek fazla değil. Fakat artık kasılmalar yok gibi gözüküyor. | Open Subtitles | ليس وقت طويل,لكن يبدو أنه لا يوجد أنقباضات اخري |
| Ama, kardeşinle araları pek iyi değil gibi gözüküyor. | Open Subtitles | لكن يبدو أنه ليس على اتفاق .مع أخيك الأكبر |
| Kan basıncını sağlayamıyor gibi gözüküyor ama trombolitik beni korkutuyor. | Open Subtitles | يبدو أنها لا تستطيع التعويض لكن منشطات الدم تخيفني |
| Normal bir cep telefonu gibi gözüküyor. Üç yönlü arama, sesli arama, indirilebilir zil sesleri. | Open Subtitles | يبدو مثل هاتف خلوي طبيعي, للاتصال صوت اتصاله وتحمّيل نغمات الرنين |
| Başka bir Pulitzer ödülü daha parlatacağım gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أنك ستحصلين على جائزة أخرى وسيكون عليّ تلميعها |
| Sonra, plastik bir manken görünümü yerine, gerçek canlı insan derisinden yapılmış gibi gözüküyor. | TED | ثم، عوضاً عن أن تبدو مثل عارضة أزياء الجص، فأنها تبدو مثل أنها مصنوعة من لحم بشري حي. |
| Yeni general olarak seni seçmişler gibi gözüküyor. | Open Subtitles | كما يبدو انه تم انتخابك لمنصب الجنرال الجديد |
| Kemikler karbon-fiberden yapılmış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | في الواقع، يبدو وكأن عظمه مصنوع من ألياف الكربون |
| O arayüz, iri cüsseli bir MTA adamının tünelden çıkışı gibi gözüküyor. | TED | أنه يبدو وكأنه رجل حكومي قوي البنية يخرج من النفق. |
| Sence neden, bazı insanlar, hayatta her istediğini elde ediyor gibi gözüküyor? | Open Subtitles | لماذا، قد تقولين.. أن بعض الناس يبدو أنهم ينالون مهما كان ما يريدوه من الحياة؟ |
| Görüntülerin birinde, sanki eski bir bina bilinçli olarak dinamitle patlatılmış gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يَبْدو مثل أحد تلك مشاهدِ قديمةِ البناية أَنْ تُنْسَفَ عن قصد وإنفجرتْ. |
| Eski tip bir araba kovalamacamız oldu gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أننا حصلنا على مطاردة سيارات قديمة الطراز |
| Bir adam eksiksin üstat. Hükmen mağlup olacaksınız gibi gözüküyor. | Open Subtitles | ينقصك رجل أيّها القائد يبدو أنّ عليك الانسحاب |
| Ben bir çömlekçiyim, mütevazi bir meslek gibi gözüküyor. | TED | أعمل في صناعة الخزف، وهي ما تبدو وكأنها مهنة متواضعة تمامًا. |
| - Ne işin var burada? - Ne gibi gözüküyor? | Open Subtitles | ماذا تفعل هنا ماذا يبدو لك |
| Bu dönen ok Masonların temeli gibi gözüküyor... kantaşı, altın... | Open Subtitles | هذا الوعاء يبدو أنّه مأسوني في الأصل وعاء الدم الذهبي |