| İşe gitmemiş, hikaye sonunu teslim etmemiş aramadıda, ve bu sanki o değil. | Open Subtitles | لم يذهب للعمل فوت موعدا نهائيا لم يتصل، وهذا ليس من شيمه فحسب |
| Eve gelmedi, işe de gitmemiş. Telefonu da doğrudan telesekretere düşüyor. | Open Subtitles | لم يذهب للبيت ولا العمل، وهاتفه يحوّل المكالمات على البريد الصوتيّ. |
| Hey, Jen. Megan hiç otomobil müzesine gitmemiş. | Open Subtitles | جين، ميجان لم تذهب أبداً إلى متحف السيارات. |
| Onu sahile götürmüştüm. Daha önce hiç sahile gitmemiş. | Open Subtitles | أخذتها الى الشاطئ , انها لم تذهب الى شاطئ من قبل |
| Belli ki, operasyon planlandığı gibi gitmemiş. | Open Subtitles | مِن الواضح أنّ العمليّة لمْ تسر كما خُطط لها. |
| Dün yürüyerek bir arkadaşının evine gitmek için çıkmış ama gitmemiş. | Open Subtitles | البارحة ذهب ليمشي لوحده الى منزل صديقه على بعد شارع واحد لم يصل مطلقا |
| Blue Valley Lisesi'nde ikinci sınıf öğrencisi ve devam konusunda problemleri var gibi. Son üç haftadır okula gitmemiş. | Open Subtitles | وتتغيّب كثيراً، لم تحضر دروسها منذ 3 أسابيع. |
| Kötü çocuk şartlı tahliye memuruyla son görüşmesine gitmemiş. | Open Subtitles | الفتى الشقي لم يحضر موعد لقائه مع ضابط تسريحه |
| Bundan da kadının bir süredir ingilterede bulunduğunu, ama adamın Yunanistana gitmemiş olduğu sonucuna varırız. | Open Subtitles | وهذا يدل على وجودها فى انجلترا لفترة من قبل وهو لم يذهب لليونان قط |
| Adam 1958'den beri beyzbol maçına gitmemiş. | Open Subtitles | الرجل لم يذهب إلي مباراة بيسبول منذ عام 1958. |
| - Orada hiç kimse yaşamamış ve tutuklandıktan sonra da hiç işe gitmemiş. | Open Subtitles | لم يعش أحد هناك و هو لم يذهب للعمل من يوم الاعتقال |
| Umalım ki, bu şeyler, her ne iseler, çok uzağa gitmemiş olsunlar. | Open Subtitles | نأمل أن هذه الأشياء أيا كانت لم تذهب بعيدا |
| İşe gitmemiş, ya kiliseye de gitmezse? | Open Subtitles | لم تذهب إلى العمل ماذا إن لم تأتِ إلى الكنيسة؟ |
| gitmemiş. Ondan sonra hiçbir ruh doktoruyla olan randevusuna gitmemiş. | Open Subtitles | لم تذهب إليه لم تذهب لأي مود حدده لها مع طبيب نفسي منذئذ |
| Daha önce hiçbir şehre gitmemiş ve biz de onu limandan alıyoruz. | Open Subtitles | لم تذهب الى اي مدينة من قبل ، ونحن نحضرها |
| "Yemeğe yetişmezsem işler yolunda gitmemiş demektir." | Open Subtitles | إن لم أعد على العشاء فربما لأن الأمور لم تسر بشكل جيد |
| Dün yürüyerek bir arkadaşının evine gitmek için çıkmış ama gitmemiş. | Open Subtitles | البارحة ذهب ليمشي لوحده الى منزل صديقه على بعد شارع واحد لم يصل مطلقا |
| Bu sabah kaydolması gerekiyormuş ama gitmemiş. | Open Subtitles | كان التسجيل صباحَ اليوم، و لم تحضر. |
| O sabah fazladan antrenman yapmak için koçuyla buluşacaktı, ama hiç gitmemiş. | Open Subtitles | يفترض به مقابلة مدرّب فريقه صباح اليوم التالي من أجل القيام ببعض التمارين الإضافية , لكنه لم يحضر قط |
| Ama bunu izlediğine göre işler umduğum gibi gitmemiş demektir. | Open Subtitles | لكن إذا كنت تشاهد هذا الأمر لم تسير كما تمنيّت. |
| Hasta, Birleşik Devletler dışına çıkmamış. Tropik ülkelere hiç gitmemiş. | Open Subtitles | لكن المريضة لم تغادر البلاد أبداً خاصةً المنطقة الإستوائية |
| Anlaşılan Molly'yle konuşman pek iyi gitmemiş. | Open Subtitles | افهم من ذلك ان حديثك مع "مولي" لم يجري على مايرام |
| "Çin Seddi'ne gitmemiş bir erkek adam olmamıştır." diyorlar. | Open Subtitles | ألم يقولوا "ليس رجلاًَ من لم يزور السور العظيم"؟ |
| Evet ama planın o kısmı pek de iyi gitmemiş. | Open Subtitles | نعم، ذلك الجزء من الخطة لم يسر على نحوٍ حسن |
| Doktora ya da dişçiye hiç gitmemiş. | Open Subtitles | إنه لم يزر طبيب أسنان مطلقًا أو أي مستشفى |
| Evine hiç gitmemiş, banka hesaplarına hiç dokunmamış. | Open Subtitles | لم يعد الى منزله مطلقا ، وحسابه البنكي لم يستخدم |
| İki kasa shrill çalmış ve bugün işe gitmemiş. | Open Subtitles | لقد سرق حقيبتين من الطفيليات؟ ولم يذهب لعمله اليوم |