| Onu gururlandırmak için maç başına 15 dakikan var. | Open Subtitles | لديك 15 دقيقة في المباراة الواحدة لتجعلها فخورة بك |
| Emma'yı gururlandırmak istiyorsan çaba göstermelisin. | Open Subtitles | تريد أن تجعل إيما فخورة إذاً يجب أن تضع هذا فى الحسبان |
| Sizleri... bütün bu tarihi gururlandırmak zorundayız. | Open Subtitles | لابد أن هذا التاريخ الحافل يجعلكم فخورين |
| Onlar sadece sürüden sıyrılıp, ailelerini gururlandırmak istiyorlar. | Open Subtitles | إنّه يُحاول فَقط أن يجرّب شيئاً جديداً، وأن يَجعل أبواه فخورين. |
| Sizi gururlandırmak istiyor, el Doctor. | Open Subtitles | هو فقد يريد ان يجعلك فخورا بك يا دكتور بالرغم من ذلك .. |
| Babamı gururlandırmak için orduya yazıldım ama ona söylediğimde, bundan vazgeçirmeye çalıştı. | Open Subtitles | لقد أنضممت معهم كي أجعل أبي فخوراً بيّ. لكن عندما أخبرته بالأمر، حاول أن يغير الموضوع. |
| Sanırım nedeni, burayı açmak için parayı babamın vermiş olması ve tek isteğimin onu gururlandırmak oluşuydu. | Open Subtitles | أظن لأن أبي أعطاني المال لأؤسس هذا المكان وكل ما أردت فعله في حياتي هو جلب الفخر له |
| Her şeyden çok istediğim şey her zaman için her şeyden çok istediğim şey seni gururlandırmak. | Open Subtitles | انظر، ما أريده أكثر من كل شيء، ما أردته دومًا، أن أجعلك فخورًا بي. |
| Ailemi gururlandırmak istemiştim. | Open Subtitles | عن سبب ترشحي اردت ان اجعل عائلتي فخورة |
| Tüm bunları anneni gururlandırmak için mi yaptın? | Open Subtitles | لذا عملتِ كل هذا لجعل أمكِ فخورة بكِ؟ |
| Beni gururlandırmak istedin, bu yüzden yala... gerçeği gizledin, ki bu biraz kendi kendini baltalamak gibiydi, ama insandın. | Open Subtitles | أردتِ أنْ تجعليني فخورة لذا كذبـ... . أخفيتِ الحقيقة |
| Sizlere bir şey kanıtladım. Sizleri gururlandırmak istedim. | Open Subtitles | و قد اثبت شيئا لكم اريد جعل الناس فخورين |
| Ülkemi ve devletimi hizmetlerimle gururlandırmak. | Open Subtitles | أحاول جعل ولايتي وبلادي فخورين بخدمتي |
| Onları gururlandırmak istiyordu. | Open Subtitles | أرادهن ان يجعلهم فخورين |
| Çünkü her geçen gün, yapabileceğim her şeyi babamı gururlandırmak için yapıyorum. | Open Subtitles | لأنه كل يوم أقوم به بكل ما يمكنني لأجعل والدي فخورا |
| Onu gururlandırmak için elimden geldiğince çabaladım. | Open Subtitles | أني عملت بجد كي أستطيع أن أجعله فخورا بي |
| Luke'u gururlandırmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أجعل لوك فخورا |
| En uslu ve medeni halimi takınarak seni gururlandırmak için elinden gelen her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | أنا أقوم بألعن الأشياء لأجعلك فخوراً بأكثر طريقة خافتة و متحضرة أعرفها. |
| Teşekkür ederim Sidney. Seni gururlandırmak istiyorum. | Open Subtitles | شكراً لك سيدني وأنا أريد حقاً أن أجعلك فخوراً |
| Woody, babamı gururlandırmak istiyorum. | Open Subtitles | وودي اريد ان اجعل والدي فخوراً |
| Her zaman babasını gururlandırmak istiyor. | Open Subtitles | لطالما يريد أن يجلب الفخر لوالده |
| Mıntıkamı gururlandırmak. | Open Subtitles | أجلب الفخر للمقاطعة |
| Tek yapmaya çalıştığım onu gururlandırmak ama asla yeterince iyi olamadım. | Open Subtitles | كل ما أحاول فعله هو أن أجعله فخورًا بي و لكن أكون أبدًا جيدًا بما يكفي |