| Ve altı ay önce FDA ileri evre lenfomanın CAR T hücreleriyle tedavisini onayladı. | TED | لقد اعتمدت هيئة الغذاء والدواء منذ 6 أشهر العلاج لسرطان الليمفوما بخلايا الكار تي. |
| Ama apandisitimin kanser hücreleriyle dolu olduğunu söylemiştiniz. Apandistiniz bize lenfomatik atipiyi işaret eden hücrelerle doluydu. | Open Subtitles | زائدتكِ الدوديّة كانت مليئة بخلايا أظهرت ليمفوما لا نمطيّة |
| İşte bu da benim hikayem, kaybedilen beyin hücreleriyle kendini abartma, belki de biraz palavrayla örülmüş ama o da olmadan nasıl olacak ki bu hayat? | Open Subtitles | هذه هي قصتي مُغيّمة بخلايا عقلية ضائعة تبجيل للنفس , و ربما بعض الهراء |
| - Yani beyinlerine denizanası hücreleriyle enjekte ediyordu. | Open Subtitles | لذلك حقن أدمغتهم بخلايا قنديل البحر نعم |
| Örnek vermek gerekirse, kahverengi tabakada Langerhans hücresi denilen hücreler var. Vücudumuzun her bir milimetre karesi bu Langerhans hücreleriyle dolu, bu resimde göstermediğimiz başka bağışıklık hücreleri de var. | TED | وكمثال واحد، في الطبقة البنية هناك نوع معين من الخلايا تسمى خلية لانجيرهانز كل مليمتر مربع من جسمنا ممتليء بخلايا لانجيرهانز، تلك الخلايا المناعية، وغييرها طبعا كما تشاهدون والتي لم نبرزها في هذه الصورة. |
| Lucy'in tişörtündeki kanı analiz ettik. Rahim içi zarı hücreleriyle doluydu. | Open Subtitles | فحصنا الدم على قميص (لوسي) ملئ بخلايا بطانة الرحم |
| Ve milyarlarca kişinin DNA'sını tek tek oğlunun hücreleriyle bağladı. | Open Subtitles | و زرعها بخلايا ابنه نفسها. |