| Ateistlerin de kutsal kitaptan alıntı yapmaya hakkı yok. | Open Subtitles | والملحدون لا يحق لهم الاقتباس من الكتاب المقدس |
| Yasal olarak hakkı yok evet ancak manevi olarak var. | Open Subtitles | لا حق قانونيا، لا لكننا نعتقد ان لديه الحق الأخلاقي. |
| Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki o sürtüğün hiçbir hakkı yok. | Open Subtitles | هيا يا إيفان أنت و أنا نعلم بأن هذه العاهرة ليس لديها الحق ليس بعد الآن |
| Hiç kimsenin İtalyan olmadığımı söylemeye hakkı yok. | Open Subtitles | أحداً لا يملك الحق في أن يقول أنا لست الإيطالية. |
| Bay Poirot'nun buna hakkı yok, bu özel bir mesele. | Open Subtitles | بوارو ليس له الحق.. هذا خارج الموضوع هذا شأن خاص |
| Onunla olmaktan hoşlansa da, şeye hakkı yok... | Open Subtitles | يجب أنه نخبره بتهذيب حتى بحب رفقتها ليس لديه حق .. |
| Sizin hiçbirinizin bana ders verme hakkı yok. | Open Subtitles | أنت بالذات لا يحقّك أن تحاضرني. |
| Bizim neslimizin güzel şeylere hakkı yok. | Open Subtitles | لا يُسمح لجيلنا أن يحصل على أشياء جميلة. |
| Bana silahımla ne yapacağımı söylemeye hakkı yok. | Open Subtitles | ليس لديها حق لتقول لي بما أفعل بمسدسي. |
| Ne yani, sadece sen onu seviyorsun senden çocuğu var diye film yıldızı ile yatmaya hakkı yok mu? | Open Subtitles | هل فقط لأنك تحبها و هي والدة طفلتك, ليس لها الحق بمضاجعة نجم أفلام؟ |
| Bir adamın biraz eğlenmeye hakkı yok mudur, hmm? | Open Subtitles | من حق الرجل أن يحظي ببعض المرح |
| Ne yazık ki, ev ve yarasaların oy hakkı yok. | Open Subtitles | للأسف , الخفافيش و المنزل لا يحق لهم التصويت |
| O adamın kendine baba demeye hiç hakkı yok. | Open Subtitles | ذاك الرجل لا يحق له أن يعتبر نفسه أنه والدك |
| Benden başka kimsenin buraya girmeye hakkı yok. | Open Subtitles | لا يحق لأحد الدخول هنا إلا أنا |
| Bir aydır yemek yemiyor. Kendisini öldürmeye hakkı yok. | Open Subtitles | منذ شهر و هو لا يقبل الطعام و ليس لديه الحق في قتل نفسه |
| Aguirre'nin bana bunları yaptırmaya hakkı yok. | Open Subtitles | و أمكث نصف الليل أراقب الغنم من الذئاب أجيري ليس لديه الحق في أن يرغمني علي فعل هذا |
| Ama sizce de herkesin ne yediğini bilme hakkı yok mu? | Open Subtitles | لكن ألا تظن أن كل شخص لديه الحق في معرفة ما يتناول؟ |
| Kraliçe'nin maskesini giymeye onun hakkı yok! O bizim ırkımızda doğmadı! | Open Subtitles | ليس لديها الحق أن ترتدي قناع الملكة إنها لم تولد في قبيلتنا |
| Terslik çıkarmak istemem, ama özel eşyalarımı yok etme hakkı yok ! | Open Subtitles | لقد كنت متعاونا و لا أريد القتال لكن ليس لديها الحق في تدمير ممتلكاتي |
| Maalesef oğlunun Seung Jin'in sahibi olmaya hakkı yok. | Open Subtitles | لأن لسوء الحظ إبنكِ لا يملك الحق ليُصبح مالك مجموعة سيونغ جين |
| Kadının cinsel zevke hakkı yok demektir. | TED | هو بمثابة القول أن المرأة لا حق لها بالمتعة الجنسية |
| Savunma makamının tanığın dürüstlüğünü sorgulamaya hakkı yok! | Open Subtitles | أعترض ، المحامى ليس له الحق أنيُشككفي نزاهةالشاهد. |
| Bu adam bizim koalisyonumuzda değil. Burada bulunmaya ve konuşmaya hakkı yok. | Open Subtitles | هذا الرجل ليس في اتحادنا ليس لديه حق أن يكون هنا ولا ليتحدث |
| Sizin hiçbirinizin bana ders verme hakkı yok. | Open Subtitles | أنت بالذات لا يحقّك أن تحاضرني. |
| Bizim neslimizin güzel şeylere hakkı yok. | Open Subtitles | لا يُسمح لجيلنا أن يحصل على أشياء جميلة. |
| Onu Lindsey'den almaya hakkı yok. | Open Subtitles | ليس لديها حق بأن (تسلبه من (ليندزي |
| Bu konuda hiçbirşey yapmaya hakkı yok. | Open Subtitles | حسناً ليس لها الحق بالقيام بأي شئ |
| Halkın gerçeği bilmeye hakkı yok mu? | Open Subtitles | أليس من حق الشعب أن يعرف الحقيقة؟ |
| Ve kimsenin bundan fazlasını söylemeye hakkı yok. | Open Subtitles | وهذا كل ما يحق لأي رجل أن يقوله |
| Ağır olsa bile, onun da kendini iyi hissetmeye hakkı yok mu? | Open Subtitles | حتى إن كانت .. ثقيلة، أليس لديها الحقّ أن تشعر بشعور جيد نحو نفسها؟ |