Güçlü bir erkek atın enerjisine sahip, ama zayıf bir vücudun içine hapsolmuş, hastalıklı piçin tekiyim. | Open Subtitles | أنا رجل فحل شجاع وقوي محبوس في جسم مريض و ضعيف |
Bu resme hapsolmuş bir ruh tam geçiş sırasında tuzağa düşmüş bu dünyadan diğer tarafa geçerken. | Open Subtitles | ما هذا ؟ إنها روح محبوسة التقطت بالتصوير تم قبضها لحظة إنتقالها |
Yanına çok korkunç insanlar taşınmış ve kendini eve hapsolmuş gibi hissediyormuş. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص المريعون الذين يعيشون بجانبها و تشعر كأنها محاصرة في بيتها |
Kendilerini "anestezik bilinçlilik" olarak bilinen durum içinde hapsolmuş olarak buluyor. | Open Subtitles | يجدون انفسهم غير قادرين على النوم محبوسون في ظاهره تعرف بإدراك فقدان الإحساس |
Şimdi George Bluth'un bütün hapsolmuş Bilgelik arşivi 4 taksitle ayda 19.95'e sizin olabilir. | Open Subtitles | والآن حانت الفرصة لتحصلوا على سلسلة " كايجد ويزدوم" بأكملها مقابل 4 دفعات من 19.95 |
Kuramsal olarak, askerler alanlar içine hapsolmuş olabilir. | Open Subtitles | طبقا للنظرية ، قد يكون الرجال ما زالوا عالقين في الحقل المغناطيسي |
Userkaf ruh vücudunuzun içinde hapsolmuş kalır. | Open Subtitles | الروح من أوسر كا رع يستمر محاصرين داخل جسدها. |
Tanrım, bunu sonsuza dek izleyebilirim keşke kardeşim okyanusun ortasında hapsolmuş olmasaydı. | Open Subtitles | ربّاه، لشاهدت تعذيبك للأبد لو لم تكُن أختي حبيسة في قاع المحيط. |
Ben bir hapishane müdürüydüm. O hapsolmuş bakışları bilirim. | Open Subtitles | كنتُ آمر سجن وأعرف تلك النظرة الحبيسة |
Bir çok memelide plasenta anneye ait hücrelerin arkasında hapsolmuş haldedir. | TED | في معظم الثدييات، تكون المشيمة محصورة خلف حاجز من خلايا الأم. |
Koruyucu zarla kaplı kireçli bir kabuğun içine hapsolmuş, savunmasız bir yavru sürüngen için yumurtadan çıkmak büyük bir çaba gerektirir. | Open Subtitles | بالنسبة لرضيع عاجز محبوس داخل غشاء جلدي في قشرة كلسية تكون عملية التفقيس شاقة جدا |
Gözlerimin arkasındaki küçük bir noktada hapsolmuş gibiydim. | Open Subtitles | أعنى, لقد جُننتُ. وكأننى محبوس فى بقعةٍ صغيرة خلف عيناى ناظراً فى هذا الاتجاه. |
İnsan vücuduna hapsolmuş bir tanrı gibidir. | Open Subtitles | أنه نوعاً ما كإله محبوس بجسد أنسان |
Sanki milyonlarca ateş böceği, suyun altında hapsolmuş, kanatlarını çırparak, kurtulmaya çalışıyor gibi gözükür. | Open Subtitles | انها تشبه الملايين من الحشرات المضيئة محبوسة تحت سطح الماء يحومو بأجنحتهم |
Onu göremediğimize göre bir kara deliğin içinde hapsolmuş olmalı. | Open Subtitles | بما أننا لا نراها لا بد و أنها محبوسة داخل ثقب أسود |
Benim ruhum sonsuza kadar hapsolmuş. | Open Subtitles | روحي محبوسة بالداخل وممنوعة من المُضيّ |
Amelia, Teller ile çalışmaya başlamadan önce kendi aklına hapsolmuş durumdaydı. | Open Subtitles | قبل ان تبدا ايميليا العمل بذلك الصراف, لقد كانت محاصرة داخل عقلها |
Naomi'nin başkasının vücudunda hapsolmuş gibi hissetmesini hayal etmek bile istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريد حتى أن أتصور نعومي أن تشعر وكأنها محاصرة في جسد شخص آخر |
- Yani şu an Nathan James mayınlı sahada hapsolmuş durumda. | Open Subtitles | اذاً السفينة "ناثان جايمس" محاصرة في حقل الألغام هذا بينما نتحدث! |
O insancıklar bir tepede hapsolmuş, sonsuza kadar savaşıyor. | Open Subtitles | كل أولئك الصغار محبوسون في تلة ليقاتلون للأبد |
Dinle, biliyorum, 49 doların peşinde olduğumu sanıyorsun ama senin bu hapsolmuş Bilgeliği izlemeni istiyorum. | Open Subtitles | اسمعي, أعلم أنّك ستفكرين أنّني أبحث عن النقود وحسب ولكنّني أريد منّكِ أن تشاهدي شيئاً بسيطاً من "كايجد ويزدوم" |
Otoyol'da hapsolmuş binlerce insan var! | Open Subtitles | لديهم آلاف الناس عالقين في الطريق السريع! |
Burada kanalda hapsolmuş halde bekleyemeyiz. | Open Subtitles | حسناً، لا نستطيع فقط أن نجلس هنا محاصرين في هذه القناة |
Bazı uydular kazlın buz tabakası altında hapsolmuş engin okyanuslara sahiptirler. | Open Subtitles | وأقمار بمحيطاتٍ شاسعة حبيسة تحت جليدٍ سميك |
İçinde hapsolmuş ejder nefesi oldukça etkili bir ilaçtır. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}وأنفاس التنّين الحبيسة بالداخل تعتبر دواءً ناجعاً جدّاً |
Enerji bu dairenin içinde hapsolmuş ve serbest bırakıIması gerekiyor. | Open Subtitles | الطاقة محصورة في هذه الحلقة وتحتاج أن تحرر |
Bence bu çok uzun zamandır hapsolmuş, patlama ve belki de evrimle birlikte birinin kılığına girmek için fırsat bulmuştur. | Open Subtitles | رأيي أن هذا المتحول كان محبوسًا دهرًا طويلًا حتى شكَّلت مجموعة من الانفجارات وربَّما التطوُّر ثغرًا كافيًا يسمح له بانتحال شخصٍ آخر. |