| hatırlamadığım dönemde dünya tersine mi döndü? | Open Subtitles | ،في الفترة التي لا أتذكرها هل أشرقت الشمس من الغرب؟ |
| Ama bir de bunun üstüne bir sürü insanın beni çekiştirmesi, bana sarılması karşımda ağlaması, hatırlamadığım şeylerden bahsedip durması fazla değil, saçmalığın daniskasıydı. | Open Subtitles | لكن العوده لأجد كل هذا لمنزل ملئ بالبشر يتجاذبوني و يحتضنوني و يبكون و هم يحكون أقاصيص لا أتذكرها |
| Bunun için asılamam kardeşim daha sebebini bile hatırlamadığım bir kavga yüzünden. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تدعيهم يشنقوننى، أختاه ليس من أجل مشاحنة لا أتذكرها لأنى كنتُ ثملاً |
| Dinle, seni hatırlamadığım için üzgünüm. Bu kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | اسمعي، آسف أنني لا أتذكرك فليست مسألة شخصية |
| Yaptığımı düşündüğüm ama hatırlamadığım şeyler. | Open Subtitles | اشياء اعتقد بأنني فعلتها لاكنني لا اتذكر انني فعلتها |
| Seni hatırlamadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | و معذرةً أنني لم أتصل بكِ |
| hatırlamadığım bir cinsel ilişki falan mı yaşadık, sorun ne? | Open Subtitles | لقد اعتدنا أن نتحدث سوياً. هل خُضنا بعض التجارب الجنسية المُرعبة, والتي لا أتذكرها |
| Adını hatırlamadığım bir çok Fransız filmine beni sürükledi. | Open Subtitles | لقد أصطحبتني لعديد من الأفلام الفرنسية، لكنني لا أتذكرها. |
| Bilmiyorum. Teyzem şu anda hatırlamadığım o kadar çok şey söyledi ki. | Open Subtitles | لا أعرف, عمتي قالت الكثير من الأشياء الى درجة أنني لا أتذكرها الان |
| Ve hep sana inandım hatırlamadığım şeyler yaptığımı söylediğin zaman. | Open Subtitles | وكنت دائما أخذ بكلمتك عندما أخبرتني أنني أقوم بهذه الأشياء ولا أتذكرها |
| Hayatım boyunca yaptığım ve birisi konuyu açmadığı sürece hiç hatırlamadığım bir sürü şey var ve bazen düşünüyorum "Ah evet, onu yapmıştım." | TED | كل هذه الأشياء التي فعلت بحياتي التي لا أتذكرها إلا أن قام شخص بحصرها، وأعتقد أن في بعض الأحيان، "حسنا، هذا شيء فعلته." |
| Anestezinin etkisi altındayken hatırlamadığım bir sürü şey yapmışım. | Open Subtitles | -كلا عندما كنت مخدّرة، قمت بأمور لا أتذكرها |
| Benim bile hatırlamadığım şeyleri hatırlıyor. | Open Subtitles | إنها تتذكر أشياءاً لا أتذكرها أنا |
| hatırlamadığım şeyler söyledim. | Open Subtitles | و قد قلت أشياءاً لا أتذكرها |
| Kız kardeşim ve ben çok iyi arkadaştık ve şimdi hatırlamadığım bir anlaşmazlıktan dolayı 16 sene konuşmadık. | Open Subtitles | أختي وأنا أعتدنا أن نكون أفضل أصدقاء ولم نتحدث منذ ( 16 ) عاماً على بعض الخلافات التي أنا لا أتذكرها حتى |
| Sarahğ hatırlamadığım bazı şeyler var. | Open Subtitles | سارة ، هناك أمور لا أتذكرها |
| hatırlamadığım bir şey için suçlayamazsın. | Open Subtitles | لشيء لا اتذكر انني فعلته |
| Seni hatırlamadığım için üzgünüm. | Open Subtitles | و معذرةً أنني لم أتصل بكِ |