| Şu anda, düşman hattının 50 km uzağında olmamız endişe verici. | Open Subtitles | والان اعتبارا من هذه اللحظه فنحن 50 كم خلف خطوط العدو |
| Şu anda, düşman hattının 50 km uzağında olmamız endişe verici. | Open Subtitles | حسب علمنا . فنحن نبعد 50 كيلو متر خلف خطوط العدو |
| Akla hayale sığmaz şeyler yaparak hayatını düşman hattının ardında geçirmek. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتها خلف خطوط الاعداء, القيام بأشياء لا يعلم عنها أحدهناك. |
| Ve Willy Güneydoğu tren hattının güvenlik şefinin ofisine girdi. | Open Subtitles | وويلي اقتحم مكتب المرسل في خط السكة الحديد الجنوبي الشرقي |
| Konuşmanın bu kısmında boru hattının Çevre Koruma Ajansı ve bağımsız danışmanlarım tarafından nasıl temiz raporu aldığından bahsedeceğim. | Open Subtitles | عند هذه النقطة من الحديث سأتحدث عن أن خط الأنابيب أتى تقريره نظيفاً من وكالة حماية البيئة ومستشاريي المستقلين. |
| Bazıları kısmen erir ve fay hattının sürtünmesini azaltan kaygan sıvılar açığa çıkarır. | TED | فتذوب بعضها جزئياً ويمكن أن تطلق سوائل زلقة مصنوعةً من معادن منصهرةً التي تقلل احتكاك خط الصدع. |
| Alman hattının 15 kilometre gerisine nasıl 20 metrelik köprü yapabilirim? | Open Subtitles | كيف أحضر لك جسر على مسافة 10 أميال خلف الخطوط الأمانية ؟ |
| Evet, düşman hattının gerisinde büyük bir silah bulmak üzereyiz, Çavuş. | Open Subtitles | نعم، بطبيعة الحال. خلف خطوط العدو العثور على سمكة كبيرة جدا. |
| Amaçları teknolojik gelişimleri kasten erteleyerek var olan üretim hattının devamını sağlamaktı. | Open Subtitles | لإطالة عمر خطوط الإنتاج عن طريق إبطاء تطور الأطراف الصناعية عن عمد. |
| Akla hayale sığmaz şeyler yaparak hayatını düşman hattının ardında geçirmek. | Open Subtitles | المخاطرة بحياتها خلف خطوط الاعداء, القيام بأشياء لا يعلم عنها أحدهناك. |
| Kafanızın içindeyseniz, düşman hattının gerisindesiniz. | TED | إذا بقيت متمسكا بأفكارك، فأنت وراء خطوط العدو. |
| Askerler Amerikan hattının arkasına paraşütle inecek. | Open Subtitles | سيتم إنزال الجنود من الجو خلف خطوط الأمريكان |
| Ama adamlarımı düşman hattının gerisinde bir göreve göndermem ... kesinlikle gerekli değilse. | Open Subtitles | لكني لا آمر خيرة رجالى بمهمة خلف خطوط العدو اذا لست جازما بضرورتها المطلقة |
| Sörf hattının biraz ilerisinde uzay aracına benzeyen bir şey gördük. | Open Subtitles | على ما يبدو أننا أكتشفنا مركبة فضائية خارج خط الأمواج |
| Ama onu yüksek gerilim hattının önüne getirdiğinizde... | Open Subtitles | لَكنَّك تَحْصلُ عليه في مقدمة خط الطريق السريع |
| Banister'ın bürosu, Dallas'tan New Orleans'a... ve Miami'ye uzanan mühimmat hattının parçasıydı. | Open Subtitles | وكان مكتب بانستر جزءا من خط الإمداد من دالاس خلال نيو أورليانز إلى ميامي |
| Ama boru hattının veya korteksin dışına bakmak için bir nedenim olmamıştı daha önce. | Open Subtitles | أنا فقط لم يكن لأي سبب للنظر في أي مجال من المجالات خارج خط الأنابيب أو القشرة. |
| Bu boru hattının yapımını bitireceğim ve sizin yardımınıza ihtiyacım yok. | Open Subtitles | سوف انهي بناء خط الانابيب هذا ولن احتاج مساعدتك |
| İnan bana, bu sabah herkes grev hattının orada olacak. | Open Subtitles | سنتأخر إني أقول لك ، العالم بأسرة سيصبح على خط الإعتصام هذا الصباح |
| Geçen gün sizinle Mark Whitacre'nin evinde hangi hatların dinleneceğine dair konuşmuştuk ve sadece iş hattının dinlenmesine karar vermiştik ve sadece öyle oluyor, değil mi? | Open Subtitles | كنت أتحدث اليكم منذ يومين حول اي من الخطوط الهاتفية ستراقبون في منزل مارك وايتكر وقد اتفقنا انه سيكون خط العمل فقط |
| En azından bu makale polis ihbar hattının çalmasına yaradı. | Open Subtitles | قد دفع المقال خطّ التبليغ للرنّ على الأقلّ |
| Polis hattının ardında büyük bir meraklı kitle beklemekte. | Open Subtitles | وراء صفوف الشرطة هناك حشود ضخمة من الفضوليين والباحثين. |
| Öyle bir şey söyleyeyim ki, ne yanlış ne doğru olsun sonra onlara gerçek destek hattının numarasını veririm veya bir ürün satmaya çalışırım. | Open Subtitles | ما أقوله أن تمنحني جملة عامة حيث لا أكون مخطأ أو مُصيب و من ثم أما أن أحولهم لخط آخر، أوأنيسأقدملهمبعضالمنتجات، |
| Yardım hattının numarası. | Open Subtitles | انه رمز كارلتون رقم الخط الساخن |