| Aynı adamlar veya benzerleri, hayatımın çoğunda bir hayalet gibi beni kovalayan adamlarla aynı. | TED | نفس الرجال، أو رجال مماثلين، إلى أولئك الذين تعقبوني معظم حياتي. |
| Babamsa, hayatımın çoğunda kendi dertleriyle meşguldü. | TED | كان أبي يكافح من أجل أموره الخاصة في معظم حياتي |
| Annem kokain bağımlısı yani o yüzden hayatımın çoğunda kendimi yetiştirdim. | Open Subtitles | ووالدتي مدمنة على الكوكايين. لذا اعتمدت على نفسي معظم حياتي |
| Yetişkin hayatımın çoğunda bana seslenen bitmemiş bir meydan okuma var. | TED | هناك تحد واحد لم ينتهِ بعد والذي كان يناديني في أغلب حياتي الراشدة. |
| hayatımın çoğunda, insanlarla birlikteyken bile kendimi yalnız hissettim. | Open Subtitles | أغلب حياتي كنتُ أشعر بالوحدة حتى عندما أكون مع الناس |
| Babamın hayatta olduğunu biliyorum ama hayatımın çoğunda yoktu. | Open Subtitles | أدري أن أبي على قيد الحياة، لكنه غائب لما يقارب أغلب حياتي. |
| hayatımın çoğunda onu beladan uzak tutmaya çalıştım. | Open Subtitles | كنت أحاول أن أبقٍ (روني) بعيداً عن المشاكل معظم حياتي |
| hayatımın çoğunda burada yaşadım. | Open Subtitles | عِشتُ أغلب حياتي هنا |