| Mağdur gibi ortalıkta dolaşabilmen için hepsi bir oyun muydu? | Open Subtitles | هل كان كله مجرد تمثيل لذا يمكنك الخروج وانتي كالضحية؟ |
| Bunların hepsi bir şaka olduğuna göre, onu neden istiyorsunuz? | Open Subtitles | ، لو أن الأمر كله مجرد مزحة لعينة فلم تريدانها ؟ |
| Bütün hepsi bir tuzaktı. Brezilya'nın başkanti Rio değil. | Open Subtitles | الأمر كله كان فخاً منصوباً ريو ليست عاصمة البرازيل |
| Kendimi Tanrı'ya ve ülkeme adadığıma inanmamı sağladı ama hepsi bir yalanmış. | Open Subtitles | لقد جعلنى اعتقد اننى اضحى بنفسى .من اجل الله والوطن .ولكن كل ذلك كان اكذوبه |
| Ben neredeyse yakalandım. Ve hepsi bir avuç Yunan tarafından oldu. Adamların neredeydi? | Open Subtitles | و كدت ان انا نفسى ان اقع فى الاسر,و كل هذا من حفنة يونانيين,اين كان رجالك؟ |
| hepsi bir dümendi. | Open Subtitles | أنّ الأمر برمّته خديعة |
| hepsi bir testti Morty. | Open Subtitles | هذا كان كلّه اختبار مورتي |
| Ama senin güç üstünlüğün, kontrolün, hepsi bir düş, çünkü sen hâlâ ölüyorsun, Tom! | Open Subtitles | لكن كبريائة للقوة والإرادة سيطرتك , كل هذا وهم " لأنك مازلت تحتضر " توم |
| dilimleyicii kesici, soyucu, ezici hepsi bir arada. harika değil mi? | Open Subtitles | قطّاعة، فرامة , مهراسة - الكل في واحد. جميل، أليس كذلك؟ |
| Belki hepsi bir yanlış anlaşılmadır. | Open Subtitles | ربما أن هذا كله مجرد سوء تفاهم |
| - Demek hepsi bir testti... - ...ve sen kaybettin. | Open Subtitles | لقد كان هذا كله مجرد أختبار |
| hepsi bir sürü saçmalık. | Open Subtitles | هذا كله مجرد هراء |
| Hayır, sen sanki hepsi bir gecede olmuş gibi söyledin. | Open Subtitles | لا, لقد قلت كما اعتقد ان الامر كله كان في ليلة واحدة |
| Sence hepsi bir tuzak mıydı? | Open Subtitles | أتعتقد أن الأمر كله كان فخاً ؟ |
| Tüm taslaklarımız, bütün sıkı çalışmamız pişman pişman babana dönmen, hepsi bir hiç uğruna olacaktı. | Open Subtitles | كل تصاميمنا وكل عملنا الشاق أضطررت للعودة زاحفاً لوالدك كل ذلك كان هباء |
| Ancak hepsi bir yanlış anlaşılmaydı. | Open Subtitles | ولكن كل ذلك كان مجرد سوء تفاهم |
| Bunun hepsi bir çuval portakaldan mı çıktı? | Open Subtitles | أخرجت كل هذا من كيس واحد من البرتقال؟ |
| Bunların hepsi bir silah yüzünden mi? | Open Subtitles | كل هذا من أجل تهمة حمل السلاح؟ |
| hepsi bir dümendi. | Open Subtitles | أنّ الأمر برمّته خديعة |
| Unutmayın, bunların hepsi bir ilüzyon. | Open Subtitles | تذكروا كل هذا وهم |
| Burası sosyal bir merkez olacak... restaurant,mağazalar hepsi bir arada. | Open Subtitles | سيكون كمركزاً لخدمة المجتمع ومطعماً ومتجراً، الكل في واحد |