| Gördün mü, sorun bu. her şeyi kontrol edebileceğini sanıyorsun. | Open Subtitles | أترى, هذه هي المشكلة تعتقد أنك تستطيع التحكم بكل شيء. |
| Hayır, her şeyi kontrol etmeye çalıştığın gibi bizi de kontrol etmeye çalışıyordun... | Open Subtitles | لا كنت تحاولين ان تتحكمي بنا بالطريقة التي تحاولين التحكم بكل شيء |
| Bir muz kabuğu evreninde yaşıyoruz ve her şeyi bilemeyeceğiz veya her şeyi kontrol edemeyeceğiz, her şeyi tahmin edemeyeceğiz. | TED | نعيشُ في كونٍ تحكمه العشوائية، ولن نكون قادرين على معرفة كل شيء أو السيطرة على كل شيء أو التنبؤ بكل شيء. |
| Çok üzgünüm. her şeyi kontrol ettim. | Open Subtitles | انا أسفة جدا لقد تفقدت كل شيء |
| Tamam, Clu bu gece sağ sütundaki her şeyi kontrol edeceğiz. | Open Subtitles | حسناً. (كلو) الليلة سنقوم بفحص كل شئ في العمود الأيمن |
| Eğer Parkinson bana bir şey öğrettiyse o da her şeyi kontrol edemezsinizdir. | Open Subtitles | لو علمني الباركينسون شيئا هو أنه يمكنك التحكم في كل شيء |
| Gönül ferman dinlemez. her şeyi kontrol edemezsin. | Open Subtitles | القلب يشتهي على هواه لا يمكنك التحكم بكل شيء |
| Herkesin düzelttiği her şeyi kontrol etmeyi seven kızlardansın. | Open Subtitles | ..لا إنك فتاة من النوع الذي يحب التحكم بكل شيء كيف يمكنني تصحيح هذا؟ |
| Bu noktaya her şeyi kontrol ederek geldim. | Open Subtitles | التحكم بكل شيء هو ما جعلني أنجح لحد الأن |
| Dünyadaki her şeyi kontrol edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع السيطرة على كل شيء في هذا العالم. |
| Boş verdim, her şeyi kontrol edemeyeceğimi anladım. | Open Subtitles | قررت ركل الماضي وقبول حقيقة أنه لا يمكنني السيطرة على كل شيء |
| her şeyi kontrol edemem, tasarlayamam. | Open Subtitles | لا أستطيع السيطرة على كل شيء, تخطيط كل شيء |
| her şeyi kontrol ettim. | Open Subtitles | لقد تفقدت كل شيء |
| Tamam, Clu bu gece sağ sütundaki her şeyi kontrol edeceğiz. | Open Subtitles | حسناً. (كلو) الليلة سنقوم بفحص كل شئ في العمود الأيمن |
| O zaman gerçekten her şeyi kontrol edemezmişiz. | Open Subtitles | لهذا أظن أنه لا يمكنك التحكم في كل شيء |
| Stevie, ebeveynlerin senin yaptığın her şeyi kontrol etme yetkisi yoktur. | Open Subtitles | والداك لا يسمحون لأحد بأن يسيطر على كل شيء تفعله |
| - Yani ... Teksas'ın bu bölgesinde... her şey kestirilen değerde olmalı. Burada bir adamın her şeyi kontrol altında tuttuğundan eminim. | Open Subtitles | فى هذا الجزء من تكساس لدينا قيمه للرجل يقولون ان الرجل يتحكم بكل شيء |
| Bir de her şeyi kontrol eden bir Yapay Zekâmız vardı. | TED | ومن ثم كان لدينا الذكاء الصنعي الذي يتحكم في كل شيء. |
| - her şeyi kontrol etmek istiyorum. - Gözden kaçan bir şey var mı diye. | Open Subtitles | ــ أريد التحقّق من كل شيء ــ لنرى إن كُنا قد غفلنا عن أي شيء ؟ |
| Eskisi gibi her şeyi kontrol edemeyeceksin. | Open Subtitles | لأنه بمجرد إنجاب الطفل لن تعودي كما كنت لن تتمكني من التحكم بكل شئ |
| her şeyi kontrol edemezsin Avery. Bazen bu sadece kaderinde vardır. | Open Subtitles | لا يمكنكِ التحكم بكلّ شيء أحياناً إنّه مجرّد القدر |
| her şeyi kontrol edebileceğinizi sanırsınız, ama gerçekten edemezsiniz. | Open Subtitles | تظن أن بمقدورك التحكم في الأمور لكنك لن تستطيع حقًا |
| her şeyi kontrol etmeye çalışmaktan vazgeç ve bırak. Bırak! | Open Subtitles | توقف عن محاولة التحكم في كل شئ وأتركها تمضي فحسب |
| Görüş alanındaki her şeyi kontrol edebiliyor. | Open Subtitles | إن بمقدوره السيطرة على أي شيء يراه |
| her şeyi kontrol edebileceğimi sandım ve yapamadım. | Open Subtitles | ظننت أنه يمكننى السيطرة على كل شىء ولم أستطع عمل ذلك. |