Bana demin söylemedin mi... hırdavatçı Hickok'un hemen yanındaydı diye. | Open Subtitles | هل أخبرتني تواً أن رجل المعدات كان يقف بجانب (هيكوك)؟ |
Vahşi Bill Hickok'un yazdığı son mektubun... emanetçisiyim, dikkatinizi çekerim "sahibiyim" demiyorum. | Open Subtitles | لاحظ أنني لا أقل المالك على آخر رسالة كتبها (وايلد بيل هيكوك) |
Bana Hickok'un o anda öldüğü söylendi ama gözümle görmedim. | Open Subtitles | الآن أسمع أن (هيكوك) سقط ميتاً على الفور لكني لن أشهد بهذا |
Bu Hickok'un peşinden dolaşan ağzı bozuk karı. | Open Subtitles | إنها المتشدقة التي تتبع هيكوك |
Hickok'un doktorculuk oynayan o ağzı bozuk dostunu... tek parmağınla devirebilirsin. | Open Subtitles | طالما أن تلك التافهة صديقة (هيكوك) تلعب دور الممرضة - يمكنك أن توقعها بريشة |
Sokakta olan meseleye gelirsek, Bill Hickok'un orada bulunması... tamamen olayların gelişimiydi. | Open Subtitles | بالنسبة إلى ما حدث في الشارع وتورط (بيل هيكوك) كان ذلك انعطافاً في الأحداث |
Hayır, ilk nöbet birkaç gün önce geldi. Bay Hickok'un cenazesinden sonra. | Open Subtitles | لا، حصلت المرة الأولى قبل أيام عدة بعد مراسم السيد (هيكوك) |
Sence Bay Hickok'un fikir değiştirme ihtimali yok mu? | Open Subtitles | هل تظن أن هناك احتمالاً بأن يعيد السيد (هيكوك) التفكير؟ |
Sen ve Hickok'un, Ned Mason'ı hallettiğiniz gibi mi? | Open Subtitles | بالطريقة ذاتها التي تعاملت بها أنت و(هيكوك) مع (نيد مايسون)؟ لا |
Bu kafa, Vahşi Bill Hickok'un öldürüldüğü gün kampa getirildi. | Open Subtitles | أحضر الرأس إلى المخيم في اليوم الذي قتل فيه (وايلد بيل هيكوك) |
Bay Hickok'un dostu olan kadın ne oldu, bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف ما حل بالمرأة التي كانت صديقة السيد (هيكوك) |
Birkaç gün önce odamın penceresinden... sizin ve Vahşi Bill Hickok'un... silahlı bir çatışmada birbirinizi desteklediğinizi gördüm. | Open Subtitles | منذ بضعة أيام رأيتك مع (وايلد بيل هيكوك) تساندان بعضكما بعضاً في مبارزة بالسلاح من نافذة غرفتي |
Hickok'un hırdavatçıyı işe karıştırmasına izin vermezdi. | Open Subtitles | لما سمحت لـ(هيكوك) بإشراك بائع الخردوات في الأمر |
Geçen gece bana Hickok'un kaşındığını söylüyordu. | Open Subtitles | أخبرني تلك الليلة بأن (هيكوك) كان بحاجة للقتل |
Hickok'un öldürdüğü ağabeyinin öcünü aldığını söylüyor. | Open Subtitles | قال إنه ثأر من (هيكوك) لإقدامه على قتل أخيه |
İşler durgun. Ben de Hickok'un cenazesine gideyim dedim. | Open Subtitles | المكان هادئ وفكرت في حضور مراسم دفن (هيكوك) |
Vahşi Bill Hickok'un öldürülmeden önceki son eliymiş. | Open Subtitles | لقد كانت اخر يدٍ يمتلكها (بيل هيكوك) الوحشي قبلَ أن يطلقَ عليهِ |
Kampta kalmaya karar verdiğime göre, Bay Hickok'un ricasıyla... benim adıma yüklendiğiniz sorumluluklarınızdan... en azından yakın dönemde azat olacağınızı umuyorum. | Open Subtitles | حيث إنني قررت أن أبقى في المعسكر يا سيد (بولوك)، في الوقت الراهن على الأقل أتمنى أن تشعر بالإعفاء من تلك المسؤوليات تجاه مصلحتي التي تحملتها بناءً على طلب السيد (هيكوك) |
Hickok'un belasını versin. Zavallı lanet kardeşine yaptığının cezasını çekecek. | Open Subtitles | تباً لـ(هيكوك) وما فعله بشقيقك المسكين |
Hickok'un seninle konuştuklarını gidip ona aktardığını söyledi. | Open Subtitles | قالت إن (هيكوك) نقل إليها حديثه معك |