| Bir sürü melez çocuk olacak böylece bebeğiniz dışlanmış hissetmeyecek. | Open Subtitles | الكثير من الأطفال المختلطين وبالتالي الطفل لا يشعر وكأنه منبوذ |
| Ölmemiş olabilir ama o kadar plastik mermiden sonra çok iyi hissetmeyecek. | Open Subtitles | ربّما ليس ميّت لكن لن يشعر بخير بعد كل تلك الطلقات المطاطية |
| Benim topluluğum, gece eve dönerken tedirgin hissetmeyecek. | TED | لن يشعر مجتمعي بأننا غير آمنين عند المشي إلى المنزل في العتمة. |
| Hayvancağız acıyı hissetmeyecek bile, değil mi evlat? | Open Subtitles | ان هذه الشيطانة الصغيرة لن تشعر حتي باللدغة اليس كذلك يا فتي؟ |
| Ve o artık astım tedavisinizi daha fazla hissetmeyecek. astım tedavisinin ona ihtiyaçı var. | TED | ولا يشعر إطلاقاً بأنه يعتمد علي علاج الأزمه. لأن علاج الأزمه يعتمد عليه. |
| Bedenin yanmayı hissetmeyecek ateşin sıcaklığına erişinceye dek. | Open Subtitles | جسمك لن يشعر بالحرق حتى يصل إلى حرارة النار |
| Burada uzun zamandır devam eden nevralji öyküsü olan varsa bu onları sinirlerini harap edecek ve hiç acı hissetmeyecek. | Open Subtitles | هل منكم من لديه حالةٌ مزمنةٌ من التهاب الأعصاب قامت بالتهام أعصابه بحيث لا يشعر بالألم إطلاقاً؟ |
| Kocanı, parmaklarını şaklatır gibi öldürecek ve hiçbir şey hissetmeyecek. | Open Subtitles | بسهولة هذه الحركه بأصابعه و لن يشعر بندم |
| – Sonuçta rüya değil! – Asla böyle hissetmeyecek. | Open Subtitles | ـ ليس حلما بعد كل ما حدث ـ إنه لن يشعر أبدا بهذه الطريقة |
| Mantıklı çünkü asla benimle aynı şeyi hissetmeyecek. | Open Subtitles | إنه معقول لأنني أعرف أنه لا يمكن أن يشعر بذات الشيء تجاهي. |
| Yani Nicky'ye karşı bir suç işlenirse, kanun adamı olarak müdahale etmek gibi bir zorunluluk hissetmeyecek misin? | Open Subtitles | إذا رأيت جريمة ترتكب ضده ألن يشعر قانوني بإلزام بالتدخل ؟ |
| Tamam bak, Leonard ameliyattan çıkınca harika hissetmeyecek bu yüzden lütfen ona zorluk çektirme. | Open Subtitles | حسناً، اسمع، عندما يخرج لينارد، لن يشعر بشكل جيد، لذا أرجوك، لا تمنحه وقتاً عصيباً. |
| - Başka kimse bize karşı öyle hissetmeyecek orası kesin. | Open Subtitles | لن يشعر أي احد آخر بهذا الشعور تجاهنا ابداً, هذا أكيد |
| Birkaç yıl sonra öyle hissetmeyecek, tadını çıkar. | Open Subtitles | سوف لن يشعر بنفس الطريقة بعد بضع سنوات من الآن، لذا قَدِري ذلك. |
| Eğer bunu gerçekleştirirsek, insanlar da kimlik arayışına girme ihtiyacı hissetmeyecek, çünkü hepsi kendilerini yurdunda bilecek. | TED | إن فعلنا ذلك، فلن يشعر الناس أنهم بحاجة للبحث عن هوياتٍ مضادة للهويات الأخرى التي حولهم، لأنهم جميعاً سيشعرون بأنهم في وطنهم. |
| Böylece kimse terkedilmiş hissetmeyecek. | Open Subtitles | بهذه الطريقة لن يشعر أحد أنه متروك |
| 40 bin dolara, sana söz veririm hiçbir şey hissetmeyecek. | Open Subtitles | أربعون ألف, وأعدك أنه لن يشعر بأي شئ |
| Özel bir krem bu..başta soğukluk dışında hiçbişey hissetmeyecek | Open Subtitles | إنه مُركّب خاصّ صنعناه. في البداية، لن تشعر بأيّ شئ لكنه سيكون إحساس بالبرودة. |
| Dünyada aynısını hissetmeyecek bir kız yoktur. | Open Subtitles | ليست هناك فتاة بالعالم لن تشعر بالمثل |
| Hiçbir şey hissetmeyecek. 30 dakikada bitireceğim. | Open Subtitles | إنه لن يَشعر بشئ سوف أنتهى فى ثلاثين دقيقة |
| Uyandığında böyle hissetmeyecek olmaktan mı korkuyorsunuz? | Open Subtitles | أتخشين أنك لن تشعري بذلك الشعور عندما يستفيق؟ |