| Temel olarak... hortumun... seni emdiği yerdir. | Open Subtitles | ان ذلك هو المقصود انه حيث الاعصار سوف يفتك بنا |
| Bilimadamları yıllardır hortumları araştırıyor... ama kimse hortumun iç yapısını bilmiyor. | Open Subtitles | العماء قاموا بدراسات عديدة عن الاعصار لكن لم يعرف منهم احد كيف يعمل |
| İlacı tarlaya püskürtüyordum. hortumun ucunu kazara ona döndürmüş olabilirim. | Open Subtitles | كنتُ أرش الحقول ربّما أكون بطريق الخطأ وجّهتُ الخرطوم إليه |
| hortumun bir ucunu yangın musluğuna takar diğer ucunu da denge borusuna. | Open Subtitles | أنهم يضعون أحد نهايات الخرطوم في الصنبور.. والنهاية الأخرى في الصنبور الآخر. |
| hortumun rüzgarını değil gördüğünüz gibi onun oluşturduğu hasarı görüyorsunuz. | Open Subtitles | انك لا ترى الإعصار نفسه انك ترى ما فعله الإعصار |
| Tıpkı buradaki şu hortumun içine gazı çekmesi gibi. | Open Subtitles | مثل هذا الإعصار يقوم بسحب الغازات إلى داخله |
| Yani, senin hortumun eskimişti, hırpalanmıştı buna bak yepyeni ve parlıyor. | Open Subtitles | أعني أن خرطومك كان قديماً و بالياً وأنظري- - إنه لامع و جديد |
| Ya da biz de olabiliriz. İki metrelik hortumun arkandan girmesi ne demektir, bilir misin? | Open Subtitles | أو قد يكون نحن، ألديك فكرة عن الشعور بخرطوم طوله ستة أقدام بالأمعاء الغليظة؟ |
| hortumun nasıl çalıştığını bilirsek bir uyarı sistemi tasarlayabiliriz. | Open Subtitles | ان تمكنا من معرفة كيف يعم الاعصار سنتمكن من تصميم نظام لانذار |
| hortumun önüne geçip yolunun üzerine koyacağız. Sonra hortum bizi de yakalamadan kaçacağız. | Open Subtitles | نقف امام الاعصار ونضعها فى المنطقة المتوفع بها الدمار ونخرج بسرعة |
| Bunlar hortumun içine salındığında... rüzgar hızı, basınç ve sıcaklık hakkında aşağıya veri gönderecek. | Open Subtitles | وعندما تطلق داخل الاعصار سوف ترسل لنا معلومات عن سرعة الهواء والضغط |
| Bu hortumun peşine düşecek miyiz... | Open Subtitles | هل سنطارد الاعصار ام تريدون اللحاق بالذى يليه |
| Sonra da şişeyi hortumun içine fırlatıyor, ama şişe yere düşmüyor. | Open Subtitles | وألقى بالزجاجة فى الاعصار ولم ترطدم بالارض أبدا |
| - Yine Fransız kaldım. Bir hortumun yediklerine bakarak... şiddetini ölçer. | Open Subtitles | لقد ضعت مرة أخرى انه مقياس فوجيتا يقيس قوة الاعصار طبقا لما يأكله |
| Büyük ihtimalle hortumun basıncıyla kapanmıştır. | Open Subtitles | والذي الضغط مِنْ الخرطوم غَلقَه من المحتمل. |
| Su toplarından birini kapıp hortumun ucuna koydum. | Open Subtitles | لقد القطت أحد رشّاشات الماء عندما تعقد من رأس الخرطوم |
| Bu arada, ben olsam şu hortumun başına dokunmazdım. | Open Subtitles | في مطلق الأحوال، ما كنتُ لألمس فوّهة ذلك الخرطوم |
| Şuradan biraz bant alıp hortumun üzerine yapıştır. | Open Subtitles | . أحضر قطعة من اللاصق وضعها على هذا الخرطوم. |
| # Ulusal havadurumu servisi hortumun, şehrin pek çok yerinde # # hızla dolaşmaya başladığını bildirdi.# | Open Subtitles | هيئة الطقس الوطنية مدّدت مراقبة مداهمة الإعصار إلى المقاطعة الثالثة |
| Oğlun bir helikoptere atlatıp hortumun ortasına bir bomba atmak istiyor. | Open Subtitles | إنك يريدك أن يذهب بمروحية ليلقي بقنبلة في الإعصار |
| Geçen gece hortumun oluşacağını bilmemizin hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | ليس هُناك وسيلة بمقدورنا أن .نعرف ذلك الإعصار سيضرب |
| hortumun bende değil. | Open Subtitles | خرطومك ليس عندي. |
| Şu hortumun ucunu Tony'nin musluk vanasına tak da suyu boşaltalım. | Open Subtitles | خذ, اربطه بخرطوم المياه (إلى حنفية (توني وبذلك يمكننا سحب الماء للخارج |