Mahalli yetkililerle birlikte birini gönderip baktırırım... arama kararı olmaksızın içeri girmeme izin verirlerse. | Open Subtitles | سأرسل أحدهم برفقة السلطات المحلية إذا كان سيسمح لنا بالدخول لمنطقة ممتلكاته من دونما مذكرة |
Ben iyiyim. İçeri girmeme yardım et. | Open Subtitles | مافيه شيء ، الامور طيبة وحنا بخير فقط ساعديني بالدخول |
İçeri girmeme izin verecek misin, vermeyecek misin yakışıklı? | Open Subtitles | لذا، أنت سَتَسْمحُ لني بالدخول أَو لَيسَ، وسيم؟ |
Bana borçlusun ve içeri girmeme izin vereceksin. | Open Subtitles | لقد فعلت ذلك لورين، وقد اخترتك. أنت مدينة لي، ويجب أن تدخليني. |
İçeri girmeme ihtimalim yok. | Open Subtitles | لا مجال للرجعة |
Her seferde bir adım. İçeri girmeme izin ver, yüz yüze konuşayım. | Open Subtitles | حسناً ، خطوة واحدة كل مرة ، دعوني أدخل هناك وأتحدث إليه وجهاً لوجه |
Beş dakikalığına içeri girmeme izin ver, seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أتسمحين لي بالدخول لخمس دقائق لنستطيع التحدث ؟ |
İçeri girmeme izin vermediler. Akraba olmadığımı söylediler. | Open Subtitles | ولم يسمحوا لي بالدخول قائلين أنني لستُ ذات قرابة |
Merhaba. İçeri girmeme izin vermediler. Adım listede yokmuş. | Open Subtitles | لم يسحموا لي بالدخول اسمي ليس على قائمة الضيوف |
Seninle konuşmalıyım. İçeri girmeme izin vermezsen bütün gün burada oturup beklerim. | Open Subtitles | سأبقى هنا طوال اليوم إذا لم تسمحي لي بالدخول |
Ona pasaportumun çalındığını ve Elçilik güvenliğinin içeri girmeme izin vermeleri gerektiğini söyle. | Open Subtitles | فقط أخبريه بأن جواز سفري قد سُرِق وأنني بحاجة إلى أن يقوم أمن السفارة بالسماح لي بالدخول |
Evine gittim ama yönetici içeri girmeme izin vermedi. | Open Subtitles | لقد ذهبت الى الشقه لكن مدير البنايه لم يسمح لي بالدخول |
Sana söyleyemem. İçeri girmeme izin yok. | Open Subtitles | لا أعرف ، غير مسموح لي بالدخول |
Ben düşündüm de eğer yeterince sabırlı olursam, içeri girmeme izin verir diye, ama... | Open Subtitles | اعتقدت بأنني لو كنت صبورة بشكل كافي فسوف يسمح لي بالدخول أخيراً... لكن |
Ben düşündüm de eğer yeterince sabırlı olursam, içeri girmeme izin verir diye, ama... | Open Subtitles | اعتقدت بأنني لو كنت صبورة بشكل كافي فسوف يسمح لي بالدخول أخيراً... |
Şey, Ben... odayı gördüm.İçeri girmeme izin vermedi, Böylelikle farz ettim ki bir şeyin... | Open Subtitles | ... في الحقيقه، أنا رأيت الغرفه، و لم تسمح لي بالدخول ... لذلك ظننت بأن هذا شيئ |
Lütfen, içeri girmeme izin verin. | Open Subtitles | من فضلك ، لماذا لا تسمح لي بالدخول ؟ |
İyi şanslar. Benim içeri girmeme bile izin vermiyor. | Open Subtitles | حظاً موفقاً, حتى لم يسمح لي أنا بالدخول |
Ya içeri girmeme izin verirsin, ya da göçmen bürosunu ararım, comprende? | Open Subtitles | إما أن تدخليني او سأتصرف بشكل غير لائق؟ |
Barikattan içeri girmeme izin vermeseydin ölebilirdim. | Open Subtitles | لكنت مت لو لم تدخليني الحصن |
İçeri girmeme ihtimalin yok. | Open Subtitles | لا مجال للرجعة |
Her seferde bir adım. İçeri girmeme izin ver, yüz yüze konuşayım. | Open Subtitles | حسناً ، خطوة واحدة كل مرة ، دعوني أدخل هناك وأتحدث إليه وجهاً لوجه |