| O dangalak Will'in dün için bana vereceğine hala inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن هذا الساذج ويل سيدفع لي مقابل أمس |
| Bu fotoğraflar için bana para veren polis değildi. | Open Subtitles | الرجل الذي دفع لي مقابل هذه الصور لم يكن شرطيا |
| Ve orada olman gerektiğini söylediğim için bana da kızgın olmalısın. | Open Subtitles | ولا بد أنك غاضب مني لأني قلتُ إن عليك التواجد هناك |
| Aslında, kuzenim şehre gelinceye kadar otelde kalmam için bana para vermişti. | Open Subtitles | في الواقع هو حجز لي في فندق صغير حتى يأتي إلى المدينة |
| Salağın teki bu güzel kızla çıkmam için bana para verdi. | Open Subtitles | بعض الأغبياء دفعوا لي لكي أخرج مع هذه الفتاة العظيمة |
| Ne olduğunu anımsattığım için bana kızdığını çoğu kez düşünmüşümdür. | Open Subtitles | اعتقد انك تغضب مني لأنني أذكرك بما تكونه |
| Onun sevgisine ve sonsuz bilgeliğine inanıyorum ve sizden bu belirsizlik anından kurtulmamız için bana katılmanızı rica ediyorum. | Open Subtitles | إني أؤمن بحبه و بحكمته اللامتناهية و أناشدكم أن تنضموا إلي في ذلك, لحظة الريب التي نعيشها |
| Tarih öncesi itkilerden korunmak için bana ihtiyacın olmadığını da biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم أنك لست بحاجه لي كي أحميكَ من نباتات ما قبل التاريخ. |
| Ve bunları yapmazsa, kefalet gerekecek, sadece brezilya yaban mersini için bana katıl. | Open Subtitles | وإذا لم يكن كذلك وأردت مساعدة فقط إنضمي لي من أجل التوت البرازيلي |
| yaşayanlarla halletmeleri gereken meseleleri olduğundan öbür tarafa geçemeyenler ve yardım için bana gelirler. | Open Subtitles | اي الأرواح التي لم تعبر إلى عالم الأموات بعد لأن لديهم عملاً ما في الحياه لم ينتهو منه، و يأتون إلي لكي أساعدهم |
| Ve internet terapisti hizmetlerim için bana ödeme yapmalı. | Open Subtitles | و على العلاج النفسي عبر الانترنت ان يدفع لي مقابل خدماتي |
| İnsanların bu partiye katılmalarını sağlamam için bana para vereceğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتي انك ستدفعين لي مقابل ان ياتي الناس لهذه الحفلة |
| Sıkıştığım için ve koca bebek gibi ağladığım için bana gülecekler. | Open Subtitles | كيف ؟ سيسخرون مني لأني حشرت خلف الفريزر ولأنني صرخت طلباً للنجدة |
| Buradan gideceğiz diye sana gaz verdiğim için bana kızdın mı? | Open Subtitles | هل أنتِ غاضبة مني لأني شجعتك على الرحيل من هنا؟ |
| Köyde bir arkadaşımı bırakmıştım, gelmem için bana güveniyor. | Open Subtitles | لقد تركت صديقة لي في القرية المجاورة. إنها تعتمد عليَّ |
| İyi günler, hangi şanslı gıdaklayan atıştırma için bana katılmak ister? | Open Subtitles | يومًا جيد أيها الدجاج، أتنضمون لي في وجبة خفيفة؟ |
| Koridorun sonuna geldiğinizde hala birileri kalmışsa onu ceza almak için bana götüreceğini söyle. | Open Subtitles | اذا كان معكم شخص زائد في نهاية المبنى أخبروه بأنكم سوف تجلبونه لي لكي أؤدبه |
| Ağlamazsan hayal kırıklığına uğrarım, baba. Bütün olanlar için bana kızsan kendimi daha iyi hissedeceğim. | Open Subtitles | سأشعر بالرضى لو غضبت مني لأنني سمحت لهذا ان يحدث |
| O yüzden lütfen bu inanılmaz başarı ve bu öğrencimizin başarısı için bana eşlik edin. | Open Subtitles | لذلك، رجاءاً إنظموا إلي في تكريم هذا الإنجاز الرائع وهذا الطالب الرائع |
| Doğru mu anlamışım, önce kaldığım için bana kızdın. | Open Subtitles | إذاً, في بادئ الأمر, غضبتِ علي لأنني بقيت. |
| Kendi evimi tutabilmem için bana biraz dolar çıkacağını falan ümit ediyordum. | Open Subtitles | وكنت آمل أن تعطيني بعض المال لأحصل لي على شقة خاصة |
| Bana yardım etmesini istedim. Hayatını kurtarmış olduğum için bana borçluydu. | Open Subtitles | رجوته أن يُساعدني لقد كان يدين لي لأنني أنقذت حياته |
| Bir dakika, yanlış bir şeyler var. Neden sevişmek için bana baskı yapmıyorsun? | Open Subtitles | مهلاً، هناك شيء خاطئ لم لا تضغط عليّ من أجل إقامة علاقة؟ |
| Tyler çimlerini biçtiğim için bana para veremedi. Para yerine bu arkadaşı verdi. | Open Subtitles | تايلر لم يستطع ان يدفع لي لأجل قص العشب لذلك اعطاني صديقه الصغير |
| Maçtan sonra sportmenliğimi kutlamak için bana her zaman pamuk helva alırsın. | Open Subtitles | تشتري لي دائماً حلاو القطن بعد المباراة لنحتفل بروحي الرياضية الجيدة |