| Bu hayattan daha büyük bir adamın vedasıdır, öyle bir adam ki, onun için her şey, yani, neredeyse her şey, imkan dahilindedir, ümidi canlı tutan bir adamın vedasıdır. | TED | هذا وداع رجل كان اكبر من الحياة وداع رجل كان كل شيء تقريبا كل شيء بالنسبة له جائز وداع رجل ابقى الأمل حيا |
| Bir kaç dakika içinde benim için her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كل شيء بالنسبة لي سيكون بخير في بضع دقائق |
| Belki senin için öyle ama benim için her şey demek. | Open Subtitles | ربما ليس بالنسبة لك لكنها كل شيء بالنسبة إليّ |
| Sizin için daha da zor olduğunu biliyorum. Hiçbir şey bilmiyorsun. Karım, benim için her şey demekti. | Open Subtitles | أنت لا تعلم كل شئ زوجتي كانت كل شئ بالنسبة لي |
| Her zaman, beni ve annemi ne kadar çok sevdiğinden ve bizim, senin için her şey demek olduğumuzdan bahsedersin. | Open Subtitles | أنت دائما ما تتحدّث حول مقدار حبك لي ولأمي وكم نحن كلّ شيء بالنسبة لك |
| Bu benim için her şey demek. Ordu benim ailem. | Open Subtitles | هذا هو كل شيء بالنسبة لي الجيش هو عائلتي |
| Neyse, bilmelisin ki, sen benim için her şey demeksin ve ne pahasına olursa olsun bunun gerçekleşmesi için her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | على أية حال, أريدك أن تعلمي, أنك تعنين كل شيء بالنسبة لي, |
| Bizim için önemsiz, ama onun için her şey demek olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون شيئاً صغيراً في نظرنا ولكنه يعني كل شيء بالنسبة له |
| Tamamen inanıyorum. Bu benim için her şey demek. | Open Subtitles | أصدقه تماماً ، فهو يعني كل شيء بالنسبة لي |
| Soyumuzla gurur duyuyoruz, ve gurur... bizim için her şey demektir. | Open Subtitles | كبرياؤنا عظيم في عشيرتنا ، وهو كل شيء بالنسبة لنا |
| Azim ve yürek benim için her şey demektir. | Open Subtitles | الأصرار والعمل الجاد يعني كل شيء بالنسبة لي |
| Tek bildiğim, senin benim için her şey demek olduğun. Ve hep olacağın. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنك كل شيء بالنسبة لي ولطالما كنت كذلك |
| Şimdi de Bay Jaffee için her şey demek ama bu kadar zaman kaybettikten sonra muhtemelen kullanamayacak. | Open Subtitles | والآن هو كل شيء بالنسبة إلى السيد جافي ولكن بعد كل هذا الوقت والانتظار نحن على الأرجح لن يتسنى لنا استغلال جسده |
| Bu onun için her şey demek ve sen onu ondan kopardın. | Open Subtitles | أنت لن تعرف شيئا عن البينغو هذا كان كل شيء بالنسبة إليه وأنت اخذت منه ذلك |
| Bu şirket benim için her şey demek. | Open Subtitles | هذه الشركة تعنى كل شئ بالنسبة لى |
| O denemeler benim için her şey demek. | Open Subtitles | وهذه المحاوله عنت كل شئ بالنسبة لي |
| Tüm bunların yanında... Benim için her şey demek olan birini kaybettim. | Open Subtitles | في كلّ هذا، لقد فقدتُ شخصاً عنت كلّ شيء بالنسبة لي |
| Ama rahat etmeniz için her şey hazırlanmıştır. | Open Subtitles | ومع ذلك سوف تجد كل شئ قد تم تجهيزة لراحتك |
| Şimdiden yanlış yola saparsa onun için her şey biter. | Open Subtitles | إذا سارت بشكل خاطئ الآن حينها سينتهي الأمر بالنسبة لها. |
| İlk kampanyanla alakalı kısma kadar benim için her şey uygun. | Open Subtitles | كل الاحداث تجري جيدا حتي الفصل الاول من حملتك الاولى |
| Bizim için her şey bitti. | Open Subtitles | لقد إنتهى كل شيء لنا |
| Eskiden benim için her şey demekti. | Open Subtitles | كانت الجمبـاز كل شيء لي يوماً ما |
| O benim için her şey. | Open Subtitles | فهي تعني كلّ شيءٍ بالنسبة لي |
| Herkes için her şey iyi olur. | Open Subtitles | "أتمنى أن تتحسن أوضاع الجميع" |