| Her gün işe gelmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | انا لا استطيع الانتظار حتى اعود الى العمل |
| Ve bu yüzden Eritramisin alabilmek uğruna grip olmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | حتى اني لا يمكنني الانتظار حتى اصاب بالبرد لكي أخذ الإريثروميسين الخاص بي |
| Haftaya seni Akademi ödülleri'nde görmek için sabırsızlanıyordum fakat Dorothy Kilgallen'ın köşesinde katılmayacağını okudum. | Open Subtitles | كنت أتطلع لرؤيتكِ الأسبوع القادم في حفل الأكاديمية لكن قرأت مقال دورثي كيلجالين أنكِ لن تحضري؟ |
| Yazık, kendimi yetkililerin ellerine teslim etmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | للأسف، كنت أتطلع أن أضع نفسي في أيدي السلطات |
| Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | لم أطق الانتظار لرؤيتها ثانيةً |
| Sizinle tanışmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت اتطلع لمقابلتك اسمعنى ,هل تسدى لى معروفا؟ |
| Yeni hareketlerimi yapmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | أنا كنت أتطلّع لفعل بعضٍ من حركاتي الجديدة لكن لا بأس |
| Konuşmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | - - أنا لا أَستطيعُ أَنْ أَنتظرَ للكَلام مَعك. |
| Dışarı çıkıp, muhteşem manzaranın tadını çıkarmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | لا أستطيع الصبر حتى أخرج لأكون موضع الإهتمام |
| Geri dönmek için sabırsızlanıyordum. Şimdi ise korkuyorum. | Open Subtitles | ,لم أطق الإنتظار لكي أعود و الآن أنا خائف |
| Çok kötüydü. Gitmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | اكره هذا لا استطيع الانتظار حتى اخرج من هنا |
| Koça göstermek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | لم استطع الانتظار حتى ارى الكابتن |
| İçimden çıkması için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | لم أكن أستطيع الانتظار حتى أخرجه مني. |
| Haydi ama,ben de şu küçük haylazla takılmak için sabırsızlanıyordum zaten. Bırak da gelsin. | Open Subtitles | كنت أتطلع لقضاء الوقت مع رأس المفصل، دعه يأتي |
| Yazık oldu, ben de o parlak, parlak kemere dokunmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | طائر كبير بالنسبة لك كي تتعامل معه ؟ ذلك سيىء، كنت أتطلع لوضع يدي على ذلك اللامع، الحزام اللامع. |
| Bu gece senin icabına bakmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | كنت أتطلع إلى, آه. أنْ أعتني بكِ الليلة. |
| Ama bir daha gitmek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | ولم أطق الانتظار للذهاب مجددا. |
| İkinci yılımda bu ders için sabırsızlanıyordum ama tamamıyla düş kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | لقد كنت اتطلع الى هذه المادة في سنتي الثانية ولكن اصابتني خيبة امل |
| Sana defolup gitmeni söylemek için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | كنت أتطلّع حقاً أن أخبرك أن ترحلي |
| Ve kendi özel günüm için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ أَنْ أَنتظرَ حفل زفافي |
| Eve gidip Earl'e, 'Count Chocula' gibi sağlam, ama 'Frankenberry' görünümlü bir adamla nasıl tanıştığımı anlatmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | أنا لم أستطع الإنتظار لكي أخبر (إيرل) بأنني وجدت رجلا (الذي صوته مثل (كاونت شوكولا) وشكله مثل (فرانك بيري. |