| Yani yıkamadan durmak için uzun bir süre. | Open Subtitles | هذا وقت طويل كي تقضيه دون غسيل بالشامبو. |
| Bu tek bir yerde yaşamak için uzun bir süre. | Open Subtitles | هذا وقت طويل للعيش في مكان واحد |
| Üç saat, kayıplara karışmak için uzun bir süre. | Open Subtitles | ثلاث ساعات للإختفاء, هذا وقت طويل |
| Bu, erkek arkadaşını bulmak için uzun bir yol. | Open Subtitles | عشرة آلاف ميل , تلك إنها لمسافة طويلة كى تأتى لتجدى رجلك |
| Daha önce tanıştık ve seninle birlikte olabilmek için uzun bir yolculuk yaptım. | Open Subtitles | لقد إلتقينا من قبل، و لقد سافرت لمسافة طويلة لأكون معك. |
| Bu keman için uzun bir yoldan geldim | Open Subtitles | سافرت لمسافة طويلة لأجل هذا الكمان. |
| 10.000 saat gerekir ama bu, güzel bir kadını bekletmek için uzun bir süre. | Open Subtitles | لإتقان أي شيء." ولكن هذا وقت طويل لنجعل فيه امرأة جميلة تنتظر. |
| Aşk için uzun bir zaman. | Open Subtitles | هذا وقت طويل لحمل شعلة |
| Kin tutmak için uzun bir zaman. | Open Subtitles | هذا وقت طويل لحمل الثأر |
| İki yıl Hannibal'ı zihninde tutman için uzun bir zaman. | Open Subtitles | لقد مضى عامان بأكملهما (هذا وقت طويل للغاية ليظل (هانيبال داخل عقلك |
| Kin gütmek için uzun bir süre. | Open Subtitles | هذا وقت طويل لحمل الضغينة |
| - Gitmek için uzun bir yok. | Open Subtitles | سوف تحملها لمسافة طويلة |
| Gitmek için uzun bir yol. | Open Subtitles | سوف تحملها لمسافة طويلة |