| Bir grup sapığın beni işerken izlemesine izin veremem. | Open Subtitles | من المستحيل بان أجعل بعضاً منهم يراني وأنا أتبول |
| Ayrıca, işerken kapıyı açık bırakmak istiyorum. | Open Subtitles | وأيضاً، أودُ أن أترك الباب مفتوحاً، عندما أتبول |
| Sizi hatta işerken veya sevişirken bile çekerim. | Open Subtitles | سأصورك حتى وأنت تتبول أو وأنت تمارس الحب |
| İşerken kameraya doğru nasıl durulur bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يعرف كيف يواجه الكاميرات بينما يتبول |
| İşerken uydurdum onu. | Open Subtitles | لقد إختلقت ذلك فقط في وسط التبول |
| - Sonra senindir. - 19 yıldır evliyiz, işerken bana bakabilirsin. | Open Subtitles | وسأتركه لك نحن متزوجين لمدة 19 عامًا تستطيع مشاهدتي وأنا أتبوّل |
| Şaka isteseydim seni işerken seyrederdim. | Open Subtitles | لو أردت دعابة لتبعتك للمرحاض وشاهدتك وأنت تتبوّل |
| Michael Green, ki o da sekiz yaşındaydı, beni işerken seyredip seyredemeyeceğini sordu. | Open Subtitles | سألني إن كان يستطيع مشاهدتي وأنا أقضي حاجتي |
| Dahası da var, bazen işerken iki farklı yerden çıkıyor. | Open Subtitles | أتعلمين ماذا أيضاً ؟ أحياناً عندما أتبول |
| - İşerken de sikimi tutacak mısın? | Open Subtitles | وهل ستمسكين لي بقضيبي عندما أتبول أيضاً؟ |
| Beni işerken gördün. Beni sadece dostlarım işerken görmüştür. | Open Subtitles | أنّك رأيتني أتبول ولا أعرف هناك أحد من أصدقائي رآني أفعل ذلك. |
| Termosumuz neredeyse boş, altı saattir çişim var ama gitmeye korkuyorum çünkü işerken çişim çükümde donabilir. | Open Subtitles | أمعاؤنا خاوية. وكان يجب أن أتبول منذ ستِ ساعات لكنني خائف أن يتجمد داخل قضيبي |
| Sadece 15 dakikalığına. Daha sonra işerken yakıyor, ve evliliğini kabusa dönüştürüyor. | Open Subtitles | لمدة 15 دقيقة، ثمّ يحرقك عندما تتبول ويبدأ زواجك بالتدهور |
| Senden haftada iki kez, işerken kafa çeken maymun resmi alıyorum. | Open Subtitles | مرتين أسبوعياً أحصل على بريدك لقرود تتبول على نفسها |
| Eğer bu dairede yaşayacaksan işerken oturmak zorundasın. | Open Subtitles | إذا كنت ستعيش في هذه الشقة يجب عليك أن تتبول و أنت جالس |
| Herhangi biri oraya işerken yakalanırsa, penisine veda eder. | Open Subtitles | أيّ أحد يُمسك وهو يتبول بها، سنقطع قضيبه. |
| Duştan çıktıgımda onu klozetin üzerine işerken bulmadıgım için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظة أنني لم أخرج من الحمام لأجده يتبول |
| Görüşte bulanıklık, kabızlık, göz, burun, ağız kuruması, işerken zorluk. | Open Subtitles | "رؤية ملطّخة, إمساك , جفاف العين" "جفاف الأنف, جفاف الفم, صعوبة فى التبول" |
| İşerken değil ama. | Open Subtitles | إلا أثناء التبول, ولكن ليس كثيراً. |
| Hayır, ona gerek kalmıyor çünkü işerken çığlık atıyorum. | Open Subtitles | كلاّ، لست مضطرًّا لذلك، فأنا أصرخ عندما أتبوّل. |
| Sen işerken ben de şınavımı çekerim. | Open Subtitles | قم بقضاء حاجتك سريعاً، وسأقوم بتمارين الضغط، |
| Günün birinde seni işerken görmek istiyorum. | Open Subtitles | يوما ما، أريد أن أراك وأنت تتبولين |
| Babası bunu işerken peydahlamış. | Open Subtitles | فليتبول شخص ما على امه |
| "İşerken İnleyen Adam" az önce bana çıkma teklif etti. | Open Subtitles | اسمعوا يا شباب، دعاني من يهمهم عندما يهرول للخروج معه |