| Eğer kadın gibi giyinmiş erkeklerle özel bir işin yoksa, bırak gitsinler. | Open Subtitles | اذا لم يكن لديك عمل لرجال يرتدون ملابس النساء دعهم يذهبون |
| Dinle, eğer yapacak işin yoksa, Sam için şu şeyi ayarlamıştım. | Open Subtitles | إسمعي إذا لم يكن لديك عمل آخر فيما بعد فأنا رتبت شيئاً لـ سام |
| Parıldayan Kızla ben geldik. İşin yoksa tabii. | Open Subtitles | انا وجليتر جال هنا في حال لم تكن مشغولاً |
| Üstünü değiştirdikten sonra başka bir yerde işin yoksa yemek yiyebiliriz. | Open Subtitles | بعد أن تغيري، إذا كنت غير مشغولة في مكان آخر، يمكننا العشاء سويا. |
| Eğer çok işin yoksa, bu hafta bir gün... | Open Subtitles | كنت أتسائل إذا لم تكوني مشغولة جداً لربما ليلة واحدة من هذا الاسبوع |
| Önemli bir işin yoksa hiç değilse öğle yemeğinden önce gelirsen çok seviniriz. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديكَ مانع فإنه سيسعدنا أن تحاول القدوم إلى هنا قبل وقتِ الغداء على الأقل |
| İşin yoksa ve aileni geçindirmek zorundaysan, oyun değildir. | Open Subtitles | إنها ليست لعبة إذا كنت خارج العمل وتحاول أن تطعم عائلة |
| "Aklıma gelmişken, su atı, sevgili dostum, merak ediyorum, önemli bir işin yoksa, beni sırtında körfezin diğer tarafına geçirebilir misin? | Open Subtitles | صديقى العزيز اتساءل ان لم يكن لديك ارتباطات اخرى فهل ازعجك ان طلبت منك ان تحملنى على ظهرك وتعبر بى هذا المضيق |
| İşin yoksa, yarın bir yerlere gidelim. | Open Subtitles | إذا لم يكن لديك أي شيء تعالي معي لمكانٍ ما |
| Luc yarın Çin'e gidiyor, eğer yapacak başka bir işin yoksa... | Open Subtitles | لوك سيغادر الى الصين غدا لذا اذا لم يكن لديك شيء آخر لتخبرني |
| Parmakların kırıldı mı? Böyle vurmaya dayanamazlar. Yapacak işin yoksa gidip terleyelim. | Open Subtitles | هل أصابعك مكسورة؟ إذ لم يكن لديك ما تفعله، لنذهب ونبذل بعض الجهد |
| Baksana bu akşam film gecesi yapıyoruz, eğer yapacak başka bir işin yoksa neden bir ara uğramıyorsun. | Open Subtitles | إستمع، سنقيم ليلة فيلم السهرة وإذا لم يكن لديك أي شئ آخر لتفعله لماذا لا تعرج علينا؟ |
| Biliyorum ama hep merak etmişimdir. Çok işin yoksa tabii. | Open Subtitles | أعلم، ولكنّي لطالما تساءلتُ عنها، هذا ما لم تكن مشغولاً جدّاً |
| Dünyanın kralı, işin yoksa gidelim. | Open Subtitles | مهلاً ، ملك العالم إذا لم تكن مشغولاً جداً |
| Şef işin yoksa bizimle içmeye gel. | Open Subtitles | شيف إن لم تكن مشغولاً تعال و تناول شراباً معنا |
| Yarın okuldan sonra bir şey yapmıyorsan, işin yoksa... | Open Subtitles | حسناً ، أتعلمين إذا كنتِ لا تعملين أي شيء غداً بعد المدرسة ، إذا كنتِ غير مشغولة |
| - Harika! İşin yoksa, yarın başlaman çok iyi olur. | Open Subtitles | عظيم سنسعد بتواجدك بالغد إن كنت غير مشغولة |
| Yani, acaba dedim seanstan sonra işin yoksa bir şeyler yapsak mı? | Open Subtitles | حسناً, فقط كنت أفكر بأنه بعد جلستك. إن لم تكوني مشغولة |
| İşin yoksa bu akşam benimle yemeğe çıkmak ister misin diyecektim. | Open Subtitles | كنت اريد أن اعرف ان لم تكوني مشغولة تعرفين,ان كنت ترغبين بتناول العشاء معي الليلة؟ |
| Eğer yapacak işin yoksa. | Open Subtitles | هذا إذا لم تكوني مشغولة بشيء ما |
| Tabii Noel arifesinde yapacak başka bir işin yoksa. | Open Subtitles | ما لم يكن لديكَ شيء آخر تفعله عشيّة العيد |
| Jane, bir işin yoksa gitmemiz gerekiyor. Hayır, sen git. | Open Subtitles | ما لم يكن لديكَ شيء يا (جاين)، فيجب أن نخرج من هنا |
| İşin yoksa ve aileni geçindirmek zorundaysan, oyun değildir. | Open Subtitles | إنها ليست لعبة إذا كنت خارج العمل وتحاول أن تطعم عائلة |