| Hayır tatlım. İçimden bir ses konunun işle ilgili olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | لا، يا حبى شيء ما يقول لي إن هذا لا علاقة له بالعمل |
| Çünkü gitmeden önce bunun tehlikeli olduğunu benimle veya öpüştüğümüzü gösteren o fotoğrafla ilgili olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | لأنه قبل أن يغادر قل أن الأمر خطير أن الأمر لا علاقة له بي أو به أو تلك الصورة الغبية لقُبلَتِنا |
| Şimdi de sana bunun sadece parayla ilgili olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | لكن الآن ما أقوله لك ِ ليس متعلقاً فقط بالمال. |
| Bunun benimle ilgili olmadığını biliyorum | Open Subtitles | الأمر ليس متعلقاً بي |
| Geçmişimizdeki ölü insanlarla ilgili olmadığını düşünmüştüm. Baba, "Matikutu" ismi senin için bir anlam ifade ediyor mu? | Open Subtitles | إعتقدت أنك غير مهتمة "بـ"الناس المتوفين من ماضينا (أبي، هل يعني إسم (ماتيكوتو شيئً لكَ ؟ |
| Ama şimdi Kyle ile ilgili olmadığını biliyorum, yani sorun yok. Muhtemelen beni yenebileceğini düşünecek kadar kör müsün? | Open Subtitles | ولكن أعلم الآن أنك غير مهتمة بـ(كايل)، لذا لا بأس. هل أنت منخدع لهذه الدرجة لتظنّ حقا أنه بإمكانك هزيمتى ؟ |
| Ama bunun Keşif'le ilgili olmadığını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | لكن أعتقد أن كلينا يعرف أن الأمر لم يتعلق أبداً بالاكتشاف بالنسبة إليك |
| Ama telefonda, bunun velayet davamla ilgili olmadığını söylediniz. | Open Subtitles | لكنكِ أخبرتيني على الهاتف بأن اللقاء لا علاقة له بقضية الحضانة |
| Bunun takip edilmeyle ilgili olmadığını sen de en az benim kadar biliyorsun. | Open Subtitles | تعلمون كما أعلم هذا لا علاقة له لكون الشخص متابع |
| Hala bizimle ilgili olmadığını söyleyebilir misin? | Open Subtitles | الآن، أخبرني أن هذا لا علاقة له بنا. |
| Sam Winchester bunun şeytanlarla ilgili olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني (سام وينشيستر) بأنّ الكائنات الشريرة لا علاقة له بهذا |
| Kızgın olmanı da anlıyorum, ama umarım bunun seninle ya da benimle ilgili olmadığını anlarsın. | Open Subtitles | اتفهم انك غاضب لكنى امل ان تفهم هذا لم يتعلق بك... |