| Yani aslında ilk değil. | Open Subtitles | بأن هذه كتابتي الأولى حسناً، هي ليست الأولى |
| Çünkü annemin tanışacağı 30. kız olursun, ilk değil. | Open Subtitles | لا يهم حقاً , لأنكِ ستكونين الفتاة الـ 30 التي تجتمع معها ,ليست الأولى |
| Dinle bunun yapılacak son şey olması gerekiyordu, ilk değil. | Open Subtitles | انظر، كان من المفترض أن يكون ذلك بالأخير، لا الأول. |
| Bu, tarihte bir ilk değil; teknolojinin insan yaratıcılığını artırdığı ilk sefer değil. | TED | وهذه ليست أول مرة في التاريخ زادت التكنولوجيا فيها من إبداع الإنسان. |
| Bio-aileyi bulma uğraşımız ilk değil. | Open Subtitles | , أتعلمين يجب أن أعطيها لوالدكِ كمكافأة هذه ليست المرة الأولى التي نحاول ايجاد والداكِ الحقيقيين |
| Bu senin için bir ilk değil. | Open Subtitles | هذه ليست المرة الاولى التى تشعر فيها بهذا الشعور |
| O ilk değil sanırım. | Open Subtitles | وأميلها ناحيه مكتبي ؟ إنها ليست الأولى أعتقد، |
| Sanırım senin için ilk değil. | Open Subtitles | دعنى أخمن أنها ليست الأولى لك ؟ |
| O ilk değil. | Open Subtitles | إنها ليست الأولى. |
| Arkasından emirlere karşı gelmişsin. Ve bu ilk değil. | Open Subtitles | ثم أفسدت ذلك بمخالفة الأوامر وهذة ليست أول مرة |
| Olacağım dediğin yerde olmayışınız ilk değil. | Open Subtitles | هذه ليست أول مرة تكونين في مكان غير ما قلتيه |
| - Tamam. Bu ilk değil. | Open Subtitles | صحيح، كما أنها ليست أول مرة. |
| Bu ilk değil son da olmayacak ama şimdi Tanner bunun farkında. | Open Subtitles | أنها ليست المرة الأولى ولن تكون الأخيرة والآن تانر يعلم بذلك |
| Ninemin birini alıkoyup bir şeye dikkat çekmesi konusunda bu bir ilk değil. | Open Subtitles | إنها ليست المرة الأولى التي جدتي قامت بإختطاف أحدهم لتوضح وجهة نظرها. |
| - Evet. 20'liğimi çaldığın ilk değil. | Open Subtitles | إنها ليست المرة الأولى التى تسرق فيها عشريني |
| Birisinin seni sevmemesi bir ilk değil, Harvey. | Open Subtitles | حسنا , انا متأكده انها ليست المرة الاولى التي يكون هناك شخصا لا يطيقك |
| Tam olarak ikimiz için de ilk değil. | Open Subtitles | هذة ليست المرة الاولى لاحد منا |