| - İnanılır gibi değil. - Biliyorum. Artık onlar olduğunu bildiğini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ـ أمر لا يصدق ـ أعرف هذا ، إذن ستخبرهما أنك عرفت؟ |
| - Böyle de yapılmaz ki. - İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | ـ هذه ليست طريقة للقيام بذلك ـ هذا لا يصدق |
| İnanılır gibi değil, Başkan'ın ölümü yalnızca buzdağının görünen kısmı. | Open Subtitles | وعلى الرغم من كون الأمر غير معقول فموت الرئيسة لهو أمر بسيط وسط كل تلك الأمور الغامضة |
| İnanılır gibi değil! | Open Subtitles | هذا غير معقول لا أصدق أنني أقول هذا |
| - İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | يخالوننا أغبياء، هذا لا يُصدق. |
| İnanılır gibi değil. 10 kişi var ama hiçbiri konuşmuyor. | Open Subtitles | كنت مخطئة بشأنه هذا لا يصدق عشرة أشخاص ولا يتحدث أحدهم |
| İnanılır gibi değil. Ee, ayrıldın mı yani ondan? | Open Subtitles | أعلم ، الأمر لا يصدق ، لكنكِ إنفصلتِ عنه ؟ |
| İnanılır gibi değil! | Open Subtitles | إنه أمر لا يصدق يتعين علينا أن نبحث عنهم |
| Burada apaçık listelenmiş halde. İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | جميعها مدرجة بكل وضوح كضوء النهار هذا لا يصدق |
| Bu uzun bir hikâye, ve çoğu inanılır gibi değil. | Open Subtitles | انها قصة طويلة واغلبها لا يصدق |
| Muhtemelen nişanlısıdır. Bu inanılır gibi değil. | Open Subtitles | على الأرجح خطيبها هذا أمر لا يصدق |
| Pete her zaman kötü şanslı biriydi, Ama bu inanılır gibi değil. | Open Subtitles | بيت" كان منحوس دائماً" لكن هذا غير معقول |
| Sözlü sayılırım ben. İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | أنا على وشك الإرتباط بإمرأة غير معقول |
| - İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | سنهذب إلى السجن، هذا غير معقول. |
| - İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | غير معقول لقد كنت سأقطع الطريق |
| İnanılır gibi değil. Bütün saatleri bulduk. | Open Subtitles | غير معقول , لقد وجدنا كل الساعات |
| -Bu inanılır gibi değil. -Burada bir oyunumuz var. | Open Subtitles | هذا غير معقول, لدينا مباراة هنا. |
| İtiraflara içelim! İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | في صحة خطايانا - هذا لا يُصدق - |
| İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | -هذا أمرٌ لا يُصدق |
| Biliyor musunuz, düşünüyorumda, bu inanılır gibi değil. | Open Subtitles | اتعلمون, اعتقد بأنه شئ لايصدق في بلدة صعيرة كـ ريدجيفيلد ان |
| İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | أنا لا أصدق ذلك |
| Bütün bu olay inanılır gibi değil. | Open Subtitles | أنت تعلم هذا الأمر برمته غير قابل للتصديق. |
| Bu inanılır gibi değil. Her söylediğimi çarpıtıyorsun. Ben vazgeçiyorum. | Open Subtitles | هذا لا يُصدّق تحوّرين كلُّ ما أقوله, لقد يأست |
| İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق ذلك. حتى بعد ما سمعت من أولئك الرجالِ |
| İnanılır gibi değil! Çok uygun görünüyor. | Open Subtitles | هذا لا يصدّق أظن بأنّ هذا يبدو أمراً طبيعياً جداً |
| Evet Harding, öyle gerzeksin ki, inanılır gibi değil. | Open Subtitles | نعم, هاردنج,انك احمق بشكل خرافى انا لا اصدق هذا. |