| Ta ki, bir gün inanılmaz şeyler yapabildiğini keşfedene kadar. | Open Subtitles | إلى ان وجدت يوماً ما انه يمكنك فعل أشياء مذهلة |
| Ve bunu yapabilirseniz inanılmaz şeyler oluyor. | TED | وحينما يتسنى لك فعل هذا، أشياء مذهلة ستحدث. |
| Bir sanatçı olarak bir kişinin önsezilerine ve bilinçaltına erişebilmesinin inanılmaz şeyler yaratmamıza yardım eden şey olduğunu hissediyorum. | TED | وكفنان، أشعر أن الوصول لحدس أحدهم بمعرفتك اللاواعية، هو ما يساعدنا في خلق أشياء رائعة. |
| Kaynaklarımızı birleştirmek konusunda anlaştığımızda bana inanılmaz şeyler göstereceğinize söz verdiniz. | Open Subtitles | عندما وافقنا على الجمع مصادرنا، سلر، وعدت بأنّك تشوّفني الأشياء المدهشة. |
| Yani bilirsin bu konuda nasılım... ama sen bana inanılmaz şeyler söyledin. | Open Subtitles | تعرفين بما أشعر حيال الأمر.. لكنك قلت أشياءً رائعة جداً |
| Yeterince zaman olursa, evrim birçok inanılmaz şeyler yapabilir. | Open Subtitles | أعطهم الوقت الكافي للتطور يستطيعون تطوير أشياء مدهشة |
| İnanılmaz şeyler bulmak için üç bin kilometre araba sürmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد قطَّعتُ ثلاثة آلاف ميل لأجد شيئاً مذهلاً |
| Yani, Paris'in gece hayatıyla ilgili inanılmaz şeyler duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أشياء مذهلة عن الحياة الليلية في باريس.. |
| İnanılmaz şeyler görmüş olmalısın. | Open Subtitles | َ لابد أنك فعلت أشياء مذهلة |
| Bunlar inanılmaz şeyler. | Open Subtitles | لا أدري ماذا أقول ...هذه أشياء مذهلة |
| İnanılmaz şeyler. | Open Subtitles | أشياء مذهلة |
| Ve inanılmaz şeyler yaratabilirsin çünkü Özel Kişi sensin. | Open Subtitles | وأنت قادر على فعل أشياء رائعة .لأنك المميز |
| Silikonla inanılmaz şeyler yapıyorlar. | TED | وهم يعملون أشياء رائعة بالسليكون |
| Tefeci dükkânında inanılmaz şeyler oluyor. | Open Subtitles | أنت تستطيع أن تجد هنا أشياء رائعة |
| Çektiğin zorluklar ve yaptığın inanılmaz şeyler hakkında. | Open Subtitles | عن الصعوبات التي تغلبت عليها، وعن الأشياء المدهشة التي ستقومين بها. |
| Kızılötesi, doğal dünya hakkında inanılmaz şeyler açığa çıkarıyor. | Open Subtitles | تحمل الأشعة تحت الحمراء للضوء أيضاً بعض الأشياء المدهشة المتعلقة بالعالم الطبيعي. |
| Belden aşağısı felçliler inanılmaz şeyler yapıyorlar. | Open Subtitles | المرضى المصابين بشلل يفعلون أكثر الأشياء المدهشة |
| Bunu duymak güzel çünkü inanılmaz şeyler yapabilen bir adam çok işime yarayabilir. | Open Subtitles | هذا جيد لأنني قد أستغل رجل يمكنه أن يفعل أشياء مدهشة |
| İnanılmaz şeyler! | Open Subtitles | شيئاً مذهلاً |
عربي 
إنجليزي 
فرنسي 
إسباني 
ألماني 
برتغالي 
تركي 