| Doğrusu şu ki, savaş ve kıtlık zamanlarında birçok kişi inanacak bir şeyler arayışında oluyor. | Open Subtitles | أحقاقاً للحق ففي أوقات الحرب والجوع. فالكثير يرنون صوب شيء يؤمنون به. |
| Tüm bu insanlar inanacak bir şey istiyor. | Open Subtitles | كل أولئك الناس يريدون شيئاً يؤمنون به. |
| Bu tür fiiller gerçekleştirme ihtimaliyle yüzleşen bir zihin inanacak bir alternatif gerçeklik bulur. | Open Subtitles | عقل واجه احتمالية ارتكاب مثل هذه الأفعال سيجد واقعًا بديلا ليؤمن به |
| Yalnızlığı seven birine inanacak bir şey vermek ve onu topluma dahil etmek çok güçlü bir şey. | Open Subtitles | يعطون الشخص الوحيد شئ ليؤمن به مجتمع يكون جزء منه انه شئ قوي |
| Herkes inanacak bir şeylere ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | يَحتاجُ كُلّ شخصُ لشيء ليؤمن به. |
| Umudu vardır, inanacak bir şeyi. | Open Subtitles | لا بد انه يتمتع بالأمل* *لديه شيئاً ما ليؤمن به لا بد انه يتمتع بالأمل* *لديه شيئاً ما ليؤمن به |
| Ama çaresizce inanacak bir şey arayışında. | Open Subtitles | يستميتّ بالبحث عن شئ ليؤمن به |