| Senin o gezegenden indiğini iddia ettiğin yerden üç günlük bir mesafede. | Open Subtitles | يبعد من هنا مسيرة ثلاثة أيام عبر الصحراء بالقرب من حيث تدعي أنك هبطت بمركبتك القادمة من كوكبك ذاك |
| Belki bir uçağı kalkmamış gibi gösterebilir ama birinin indiğini mutlaka kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | ربما يمكنه إظهار عدم إقلاع طائرة لكن يمكنني إثبات أن هناك طائرة هبطت |
| Ancak, Delta Havayolları, kendilerine ait Delta 1989 uçağının, saat 10:10'da Cleveland'a indiğini doğruladı. | Open Subtitles | لكن شركة طيران الدلتا أَكدت بأن طائرتهم، دلتا 1989 هبطت فى كليفيلند فى 10: 10 صباحا |
| Kanyon'un kıyısına gelen her beş milyon insandan sadece %1'inin merkeze indiğini biliyor muydunuz? | TED | هل علمتم أن لكل 5 مليون شخص يزور الحافة فقط 1٪ ينزل لقاع الأخدود؟ |
| Pilotun birinin aşağı indiğini ve onunla ilgileneceğini bildirmiş. | Open Subtitles | قالت إنّها رأت طيّاراً ينزل بالمظلة وذهبت لتبحث عنه |
| Uçağının vaktinde indiğini biliyorum. Her an gelebilir. | Open Subtitles | أعرف أن طائرتها هبطت في الوقت المحدد ستظهر هنا في أي ثانيه |
| Bir helikopterin çatıya indiğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن طائرة مروحية هبطت على السطح. |
| Gözcü bir uçak nereye indiğini bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | طائرة المراقبة ترتفع لرؤية إذا كان من الممكن أن تحدد الموقع الذي هبطت فيه. |
| Kule az önce Daedalus'un doğu rıhtımına indiğini onayladı. | Open Subtitles | نعم؟ [أكد مركز المراقبة أنّ الـ[ديدالوس هبطت على الرصيف الشرقي |
| Geçen hafta özel jetiyle İsveç'ten ayrılıp Paris'e indiğini teyit edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني التأكيد أنه غادر السويد على متن طائرة خاصة وقد هبطت في "باريس" الأسبوع الماضي |
| Uçağının bu sabah indiğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد علمت ان طائرتك هبطت هذا الصباح. |
| Ulusa seslenişe karar verilmesi, Gallup Poll'un, ...Bay Nixon'un popülerliğinin, son 20 yılda bir başkanın popülerliğinin en düşük noktasına indiğini açıklaması sonrasında gerçekleşti. | Open Subtitles | الخطاب أعلن عنه بعد الكشف عن إستطلاع (جالوب) حيث أن شعبية (نيكسون) هبطت إلى أدنى مستوى لرئيس أمريكي منذ 20 سنة |
| Ve dünyanın gözleri İngiltere'ye çevrildiğinde, kaynaklar Hava Kuvvetleri Bir'in bu gece İngiliz topraklarına indiğini bildirdi. | Open Subtitles | وبينما تتوجه أنظار العالم إلى بريطانياالعظمى... أشارت المصادر إلى أن طائرة الرئيس الأمريكي قد هبطت على الأراضي البريطانية الليلة |
| Ve dünyanın gözleri İngiltere'ye çevrildiğinde, kaynaklar Hava Kuvvetleri Bir'in bu gece İngiliz topraklarına indiğini bildirdi. | Open Subtitles | وبينما تتوجه أنظار العالم إلى بريطانياالعظمى... أشارت المصادر إلى أن طائرة الرئيس الأمريكي قد هبطت على الأراضي البريطانية الليلة |
| Söyle beyefendinin şöförüne onun patronu neden yanlış yereden indiğini sor. | Open Subtitles | اسأل السائق لماذا ينزل رئيسه من الجانب الخاطىء؟ |
| Babamın, keşfettiği Waodani köyünün yakınındaki nehrin kumsalına indiğini hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولتُ تخيل أبي وهو ينزل على الحاجز الترابي النهري الذي سيكون على مقربةٍ من قرية الواداني |
| Hayır. Bir adamın çatıdan indiğini gördüm ve az önce önümden geçti. | Open Subtitles | أنا أخبرك بأني رأيت رجلاً ينزل من السطح |
| Joey, onun uçaktan o kızla indiğini gördüğümde gerçekten kayanın dibine vurduğumu hissettim. | Open Subtitles | "جوي" عندما رأيته ينزل معها من الطائرة.. ...شعرت بالغضب الشديد حقاً. |
| - İndiğini göreyim bir. | Open Subtitles | -دعني أراه ينزل |
| - Merdivenin indiğini göreyim şimdi. | Open Subtitles | -دعني أراه ينزل الى الأسفل |