| Arkada görünen inekler babamın ve ineklerin de arkasında Nairobi Milli parkı bulunuyor. | TED | هذه أبقار أبي خلفي, وخلف هذه الأبقار, يقع منتزه نيروبي الوطني. |
| Kelime, ineklerin yiyeceklerini nasıl sindirdiğini anlatıyor. | TED | إن الكلمة تنصرف إلى كيفية هضم الأبقار الطعام. |
| Martin Luther King der ki; "İneklerin karşıya geçerken özgür olacağı gerekçelerini sorgulamadan özgür olacağı bir dünya hayal ediyorum. | TED | مارتن لوثر كنج كان سيقول, " أتخيل عالما حيث كل الأبقار ستكون حرة باجتياز الطريق, دون الشك في دوافعها. " |
| Hindular ineklerin kutsal olduğuna inanırlarken... Müslümanlar ise inekleri yiyorlar. | Open Subtitles | يؤمن الهندوسيون بقدسية البقر بينما ياكل المسلمون لحم البقر |
| İneklerin neden dokuz parmağı olur merak ettin mi hiç? | Open Subtitles | أسبق وتساءلت لمَ لدى المهووسين بالعلم تسع أصابع؟ |
| İneklerin tanrı olduğuna inanırız. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن البقرة عبارة عن إله |
| Önemli olan şu ki ineklerin sütü kuruyor, keçiler çok erken doğuruyor. | Open Subtitles | لكن الأبقار الآن جافة وترمى عنزات أطفال قريبا جدا |
| Yani, süt üretmek için. Çünkü ineklerin memeleri büyüktür. | Open Subtitles | لأجل الحليب، لأن الأبقار لديها أثداء كبيرة |
| Demek istediğim, burada oturup, alınmayı unutulan ineklerin eve nasıl geri döndüklerini çözebiliriz. | Open Subtitles | أعني ، بإمكاننا الجلوس هنا ومحاولة معرفة من لم يذهب لجلب من ، حتى تعود الأبقار للمنزل |
| İneklerin bulanık olmadığını 13 yaşımda öğrendim. | Open Subtitles | في عمر 13 سنة أدركت أن الأبقار ليس مخلوقة من السحب |
| Sonra, ellerimi ineklerin içine sokmak zorunda olduğumu anladım. | Open Subtitles | و بعد ذلك اكتشفت أنه يجب عليك أن تدخل يديك في مؤخرة الأبقار |
| Tüm ineklerin dört ayağı varken, birazdan senin tam şuranda bir tane daha olacak... | Open Subtitles | معظم الأبقار لديها أربعة حوافر و لكنك ستحظى بحافر آخر على رأسك |
| Mandıra çiftçileri ineklerin memelerini nemlendirmek için kullanırlar. | Open Subtitles | يستخدمه مزرعه الألبان كمرطب لصدور الأبقار |
| İneklerin ödünü patlattık gibime geliyor. | Open Subtitles | أعتقد أننا أثرنا الرعب فى قطيع الأبقار الذى كان هناك |
| "İneklerin ve atların bulunduğu kulübelere doğru koştu. | Open Subtitles | ركض باتجاه السقائف , حيث الأبقار و الخيول كانت محفوظة |
| Galiba ineklerin öldürülmekten hoşlandıklarını bir yerde okumuştum. | Open Subtitles | أعتقد اني قرأت في مكان ما أن البقر يحب أن يُذبح |
| İneklerin duyguları ile oynadığımı söyledi? | Open Subtitles | واتهمتني بأنني أصبحت عديم الإحساس لمشاعر البقر |
| İneklerin etrafına doluşması hoşuna gitmiyorsa bu ilişki sıkıntıda demektir. | Open Subtitles | سيكون لديك المهووسين متملقة في جميع أنحاء لك. إذا كنت لا تحب ذلك، وهذا الزواج هو في ورطة. |
| Bütün ineklerin geldiği bir yerde yaşıyorum zaten. | Open Subtitles | أعيش بمكان يأتي إليه كل المهووسين بالفعل |
| Otla beslenen ineklerin, antibiyotik almadıkları için fabrikada yetiştirilmiş hayvanlara kıyasla daha sağlıklı bir besin kaynağı olacakları öne sürülüyor. | Open Subtitles | أبقار ترعى العشب ولا تأخذ أيّة مضادات حيوية، وعليه من المفترض أن تكون مصدر طعام صحّي لنا، مقارنةً مع حيوانات المصانع. |
| İneklerin kementle ne yaptıklarını anlamaya çalıştım gerçekten. | Open Subtitles | أُحاول معرفة ما دخل البقرة في هذا |
| Ve benim atlarım toynaklarını kemirirken, senin ineklerin tıpkı senin gibi yağ bağlıyor. | Open Subtitles | بينما خيولي مشرَدة بين الصخور ماشيتك تنمو بسرعة ويصبح شكلها مثل شكلك |
| İşinize yarar mı, yoksa yalnızca senin gibi ineklerin mi ilgisini çeker? | Open Subtitles | هل انتم بحاجة لمثل هذه الصور ام انها تشد المعقدين مثلك؟ |
| Hayır. Hayır, diğer ineklerin aksine birkaç maç izlemişliğim var. | Open Subtitles | لا لا بخلاف المهوسين الكيميائيين |