| İnsanlara gerçeği anlatmaktan ve sordukları için sıkılmalarından nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا أكره إخبار الناس بالحقيقة حتى لا أشعر بالإحراج |
| Bu insanlara gerçeği söylemelisin. | Open Subtitles | تحتاجين إلى إخبار هؤلاء الناس بالحقيقة |
| İnsanlara gerçeği söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبار هؤلاء الناس بالحقيقة |
| İnsanlara gerçeği söylemek için dolaşamam gibi değil. | Open Subtitles | انها ليست مثل يمكنني أن أذهب حول قول الناس الحقيقة. |
| - Hiçbir şey. Ve ses bana dedi ki: "İnsanlara gerçeği anlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | "وقال لي الصوت أريدك أن تخبر الناس الحقيقة" |
| Bu insanlara gerçeği anlatmanı, talep ediyorum senden. | Open Subtitles | أريد منك أن تخبر هؤلاء الناس الحقيقة |
| O zaman insanlara gerçeği söyle. | Open Subtitles | لقد عرض عليك والدك عملاً في (ميتروبوليس) من قبل، فقط أخبر الناس بالحقيقة |
| İnsanlara gerçeği söyledim zaten. | Open Subtitles | سبق وأن أخبرت الناس بالحقيقة |
| Bu insanlara gerçeği anlatmalısın. | Open Subtitles | يجب أنْ تخبر الناس بالحقيقة |
| İnsanlara gerçeği vaat ettin ama yalandan başka bir şey söylemedin! | Open Subtitles | ، لقد وعدت الناس بالحقيقة -وكل ما تقوله لهم الكذب .. . |
| insanlara gerçeği söyle! | Open Subtitles | ! أخبر الناس بالحقيقة |