| Hayvanlar ona özürlü ve hasta olarak gelir, o da hepsini iyileştirir. | Open Subtitles | الحيوانات تأتي له بالشلل والمرضى، وانه يشفي 'م جميع. |
| Eski yaralarım için onu şuçladığımla ilgili iddialarına gelince zaman tüm yaraları iyileştirir ve benim yaralarım binlerce yıl önce iyileşti | Open Subtitles | وبخصوص زعمك بأنّي ألومه على جراحي العتيقة، فالزمن يشفي الجراح جميعًا وقد شُفيت جراحي منذ ألف عام. |
| Antik ayinler, kurbanların ruhları huzur bulabilsin diye bölgeyi iyileştirir. | Open Subtitles | الطقوس القديمة تشفي الأرضَ لتتمكن ارواح الضحايا من إيجاد الراحة |
| Efsanede olduğu gibi taşıyıcısının yaralarını iyileştirir ve yaşlanmalarını durdurur. | Open Subtitles | تمامًا كما قيل في الأساطير؛ إنه يعالج جراح حامله ويوقفه عن التقدم في السنّ |
| İyi mimari iyileştirir. | TED | المهندس المعماري العظيم يمكنه أن يعالجك ويشفيك. |
| Eğer şanslıysanız Boyalı Bayan bu gece sizi ziyaret eder ve arkadaşınızı iyileştirir. | Open Subtitles | ربما إذا كنتم محظوظين السيده المرسومه ستزوركم بالليل و تعالج صديقكم |
| İğneleri ve enzimleri yara izlerini iyileştirir. | Open Subtitles | ولدغاتهم وإنزيماتهم تُشفي الجروح |
| Zaman yaraları iyileştirir.. | Open Subtitles | الوقت يداوي الجروح.. |
| Eski yaraları en iyi yeni açılanlar iyileştirir. | Open Subtitles | لا شيء يشفي الجراح القديمة أكثر من فتح جراح جديدة |
| "Zaman tüm yaraları iyileştirir" derler. | Open Subtitles | يقولون أن الزمن يشفي كل الجروح. |
| "Zaman tüm yaraları iyileştirir" derler. | Open Subtitles | يقولون أن الزمن يشفي كل الجروح. |
| Ateş çiçeği esansı. Tek damlası her yarayı iyileştirir. | Open Subtitles | عصير ذبابة النار يشفي أى ألم مهما كان |
| Ateşböceği suyu... Bir damları bütün yaraları iyileştirir. | Open Subtitles | عصير ذبابة النار يشفي أى ألم مهما كان |
| Tabi bazıları onun süslü bir şişeye konmuş şeytani bir rom olduğunu söyler ama o tüm hastalıkları iyileştirir. | Open Subtitles | بالطبع البعض يصفها بأنها شراب الشيطان في هذه الزجاجة لكنها تشفي عللك جميعها |
| Biri direk olarak bu kaynakta içerse su onun bütün hastalıklarını iyileştirir. | Open Subtitles | إنْ شرب أحدٌ منها مباشرةً بإمكانها أنْ تشفي أيّ مرض |
| Benim kadar komik ya da etkileyici değilsin ama evil hayvanlar duygusal yaraları insanlardan daha iyi iyileştirir derler. | Open Subtitles | ، الآن ، أنتِ لستِ مُضحكة أو ساحرة مثلي لكنهم يقولون أن الحيوانات الأليفة تشفي جراح عاطفية لا يُمكن للناس شفاؤها |
| İncirli puding morlukları iyileştirir, sivilceleri de önler. | Open Subtitles | بودينغ التين يعالج الكآبة ويقضي على البثرات. |
| Ummuştum iskorbütünü iyileştirir diye | Open Subtitles | الذي أملت أن يعالج داء الإسقربوط الذي أُصبت به |
| Seni ya iyileştirir ya da öldürür. | Open Subtitles | وسوف يعالجك أو يقتلك. |
| Merak etme. Carson seni iyileştirir. | Open Subtitles | لا تقلق، سأجعل (كارسون) يعالجك. |
| Azı iyileştirir, çoğu öldürür. | Open Subtitles | قطعة صغيرة قد تعالج ، والاكل الكثير منه قد يقتل |
| O insanları iyileştirir, bizim gibi değildir. | Open Subtitles | لم تُخلق لأجل هذا الغرض إنها تعالج الناس... |
| Şefkat bütün yaraları iyileştirir. | Open Subtitles | الشفقة تُشفي كل المعاناة |
| Zaman tüm yaraları iyileştirir, | Open Subtitles | الوقت يداوي كل الجراح |
| O doktor, beni iyileştirir. | Open Subtitles | انها طبيبه ستعالجني. |