| Sadece Leydi Kaio değil geri kalan herkes bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş. | Open Subtitles | ولم تختفي السيدة كايو فقط ولكن جميع من كانوا معها اختفو بدون أثر |
| 5 soygunun herbirinde soyguncular ve motorları hiç bir iz bırakmadan kayboldular | Open Subtitles | في كل من المرات الخمس هذه فإن اللصوص ودراجاتهم تلاشوا بدون أثر |
| İz bırakmadan kaybolma konusunda senin el kitabını kullanıyor gibi. | Open Subtitles | يبدو وكأنه أخذ صفة من صفاتك كيفية الإختفاء بدون أثر |
| Ancak atlıya yaklaştığımda aniden kayboldu hem de hiçbir iz bırakmadan. | Open Subtitles | و عندما إقتربت كان الراكب قد إختفى دون أن يترك أثرا |
| -Jackie'yi kim öldürdüyse hızlıca yapmış ve cesedini arkasında iz bırakmadan taşımış. | Open Subtitles | من قتلها فعل ذلك بسرعة ونقل الجثة بلا ترك أثر |
| Biraz daha yoluna devam edeceksin, ya da belki daha az, ama hiçbir iz bırakmadan tarihe karışacaksın. | Open Subtitles | سوف تدوم لفترة أطول قليلاً أو أقل قليلاً ولكنك ستختفي من دون أثر |
| Çalılıkların arasında birkaç kilometre devam ediyor. - İz bırakmadan gitmesi imkansız. | Open Subtitles | -لايمكنها الحركة عدّة أميال في هذا الطريق بدون ترك إشارات |
| Neredeyse 200 insan öldürdü ve hiçbir iz bırakmadan tamamen kayboldu. | Open Subtitles | قتل 200 شخص تقريبا... واختفى فجأة من دون أن يترك أثراً |
| Eğer bir şeyler yapmak zorunda, kalırsanız çabuk ve sert saldırıp hemen ve hiç iz bırakmadan, yok olmasınız. | Open Subtitles | مهما يحدث يجب أن تضرب بقوة وتختفي بعيداً بدون أثر |
| Belki de en büyük gizem 253 kişinin iz bırakmadan ortadan kaybolmasıdır. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا اللغز الأكبر كيف 253 مستوطن إختفوا بدون أثر. |
| En büyük gizem 253 kişinin iz bırakmadan ortadan kaybolmasıdır. | Open Subtitles | إنّ اللغزَ الأكبرَ هو كيف ان 253 من المستوطنون إختفوا بدون أثر. |
| Gemi 60 yıl önce hiçbir iz bırakmadan kaybolan SS Queen Anne. | Open Subtitles | إس إس الملكة آن التي حسب كلّ الروايات إختفى بدون أثر قبل أكثر من ستّون سنة. الملكة آن؟ |
| Bilmiyorum. Bir gece hiç iz bırakmadan öylece gitti. | Open Subtitles | لقد غادر البلده فى ليله واحده بدون أثر أو أى ورقه أو إنذار مسبق |
| Babam ben yedi yaşımdayken bir iz bırakmadan ortadan kayboldu. | Open Subtitles | اختفى والدي عندما كنت في السابعة, دون أن يترك أثرا |
| Fakat yaklaştığımda atlı iz bırakmadan kayboldu. | Open Subtitles | و عندما إقتربت كان الراكب قد إختفى دون أن يترك أثرا |
| Deriden anında emilir, iz bırakmadan. | Open Subtitles | يُمتص على الفور من خلال الجلد دون أن يترك أثرا |
| Sadece koskoca 40 milyon doların hesapta hiçbir iz bırakmadan nasıl kaybolduğunu çözmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | مَليون دولار أن تختفي للتو من الحساب بدون ترك 'أثر لعين |
| Deposunu bastıklarında üç tonluk kokain ardında hiçbir iz bırakmadan yok olup gitmişti. | Open Subtitles | وعندما داهموا مُستودعه، ثلاثة أطنان من الكوكايين اختفت من دون أثر. |
| İzleri birkaç kilometre takip ettik, bu yolda oldukça kolaydı. İz bırakmadan gidilmiyor. | Open Subtitles | -لايمكنها الحركة عدّة أميال في هذا الطريق بدون ترك إشارات |
| Hiç iz bırakmadan kumda yürüyen bir yengeç gibi yumuşak olmaya çalış. | Open Subtitles | كسرطان بحرٍ يجري على الرّمل دون أن يترك أثراً |
| Hepsi iz bırakmadan kayboldu. | Open Subtitles | كُلّ الاشياء ذهبت بدون اثر. |
| DAHA SONRA ARKASINDA İZ BIRAKMADAN ORTADAN KAYBOLDU. | Open Subtitles | {\fad(500,500)}{\pos(190,190)}" إختفت منذ ذلك الحين دون أن "تترك أثر لها |