| Judson ile yemekten sonra gidebiliriz. | Open Subtitles | جادسون وأنا يُمْكِنُ أَنْ نذْهبَ بعد العشاءِ |
| Judson ile olan randevum için çok heyecanlıydım. | Open Subtitles | لقد كُنْتُ متحمّسة جداً لموعدي مَع جادسون |
| Camdan Judson'ı gördüm çok iyi ve tatlı duruyordu. | Open Subtitles | وبعدها عندما رَأيتُ جادسون من خلال النافذةِ بَدا لطيفَا جداً ورائع |
| Peki bakalım Bluebell'e geldiğinden beri kimleri gözüne kestirmişsin Veteriner Judson vardı Avukat George Şimdiyse Jesse Eko Jeo Bilmem nesi. | Open Subtitles | أنضر ماذا يجدب عينيك منذ أن وصلت لبوليبل، دكتور جودسون ذهب للبيطري |
| Judson Kütüphane'yi her zaman düzenli tutuyordu. | Open Subtitles | لطالما أبقى (جادسن) المكتبة في أفضل تقويم |
| Favori erkeğim. - Ve sen, Judson. Nasılsın? | Open Subtitles | انه رجلُي المفضّلُ وأنت، جادسون كيف حالك؟ |
| Judson'u tatlı turtam olarak göstermemem ondan hoşlanmadığım anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنني لا أَشعر بأن أعلن جادسون كـ فطيرتي الحلوة ذلك لايعني بأنه لا يعجبني |
| Judson'la kusursuz ve romantik geçecek olan bu akşama. | Open Subtitles | اللّيلة، الليلة الرومانسية المثالية مع جادسون |
| Geliyorum Judson. Wade'in Tansy'i buraya getirdiği ve onun Shelby ile son parça turta için kavga ettiklerini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أنا آتيه، جادسون تذكرين الوقت عندما جلب ويد تانسي هنا |
| Alakası yok belki ama, Judson gibi harika biriyle birlikteyken bile bağışlayıcı olmalısın. | Open Subtitles | منذ أن اصبحت مع جادسون الذي هو مثالي لَكنَّك يجب ان تكوني متسامحة على الأقل |
| Ne zaman korkak bebek, Judson ile beni ayırdığı için özür dilerse. | Open Subtitles | عندما يعتذر ذلك الطفل اللا فقاري عن تفريقي عن جادسون |
| Bu arada eğer Judson ile ayrılmanıza sebep olduysam üzgünüm. | Open Subtitles | بالمناسبة أنا آسف إذا كنت سبب إنفصالك عن جادسون |
| Bilmiyorum, herkes gerçek aşktan bahsediyor ve eğer Judson senin gerçek aşkındıysa geri dönecektir. | Open Subtitles | الجميع يتحدث عن الحب الحقيقي, و حسناً, إذا كان جادسون حبك الحقيقي,إذاً سوف يعود |
| Zoe bugün Judson ile beraber değil. | Open Subtitles | زوي قَد لا تَكون مَع جادسون اليوم |
| Ama dışarıda bir sürü Judson var. | Open Subtitles | لكن هناك الكثير من جادسون هناك |
| Sen de Judson'la geçireceğin akşama hazırlan. | Open Subtitles | ومن الأفضل أن تستعدي لموعدك مع جادسون |
| Arkadaşı ismini söyledi. Judson, şirket C.E.O'su. | Open Subtitles | صديق أعطاني إسمه " جادسون " مدير تنفيذي لمعامل " ساترت أب " التقنية |
| - Chico, Teğmen Judson'ı çağır. - Peki efendim. | Open Subtitles | شيكو،إستدع الضابط جودسون - نعم يا سيدي - |
| Hey, Senatör Judson Ross'un şahsi dostuyum, tamam mı? | Open Subtitles | أنا صديق شخصي لسيناتور جودسون روس"، أتعلموا ذلك؟" |
| Kütüphane'de Judson'a güven duyduğu gibi bana da duyacaktır. | Open Subtitles | وأحثُّ المكتبة على أن تثق بي كما وثقت بـ(جادسن). |
| Diğer bir deyişle, Judson'ın. | Open Subtitles | (من جهة أخرى يعرف ب(جادسين |
| Bayan Rogers, ifadenize göre Judson Bailey'yle Carelli restoranda karşılaştığınızda kendisi barda bir adamla konuşuyormuş. | Open Subtitles | "سيّدة (روجر)" "لقد أدليتِ إنكِ حين إلتقى السيّد (جودسن بيلي) بـ (كوريلي) كُنتِ تتحدثين مع رجلٌ في الحانة" |
| Judson Allen ile ilgili çağrıyı hanginiz yaptı? | Open Subtitles | أي منكم تلقى إتصال بشأن " جادسون آلين " ؟ |
| "Çavuş James R. Judson'un "bıçaklanarak öldürülmesinde hala ipucu yok." | Open Subtitles | ما زال لا يوجد دليل في حادث طعن رئيس العرفاء جيمس جدسن |