| Eşit Adalet Hareketi'nde Bryan Stevenson ırksal farklılığa dikkat çekmişti, köleliği ve Jim Crow'u, toplu yıkımları ve daha da ötesini haklı çıkarmak için kendimize söylediğimiz bir hikâye. | TED | هو ما يدعوه براين ستيفينسون في مبادرة العدالة المتساوية بحكاية الإختلاف العرقي القصة التي أخبرناها لأنفسنا لتبرير العبودية وقوانين جيم كراو والسجن لأعداد هائلة وما هو اكثر من ذلك |
| Onları çalışmaya zorlamak, köleliği ve zorla çalıştırmayı yasaklayan 13. yasa değişikliğini ihlal ediyor. | Open Subtitles | لأجبارهم على العمل يعتبر إنتهاكًا لتعديل الـ 13 ضد العبودية أو العبودية التلقائية. |
| Fakat bu süre zarfında, Napolyon Bonaparte Fransa'da iktidara gelmiş ve imparatorlukta köleliği ve Fransız otoritesini restore etme görevini yerine getirmişti. | TED | في الأثناء، استتب الحكم لنابليون بونابرت في فرنسا، وأخذ على عاتقه مهمة استعادة العبودية والهيمنة الفرنسية في عموم الإمبراطورية. |
| Anayasa artık köleliği ve onunla birlikte ekonomimizi yok ediyor. | Open Subtitles | التي الآن قضت على العبودية واقتصادنا |
| (Kahkahalar) Yüzlerine kaç tane sanal VR gözlüğü yapıştırırlarsa yapıştırsınlar ve hangi fantezi dünyasına girerlerse girsinler tam da o cihazın üretiminin neden olduğu köleliği ve kirliliği yansıtamazlar. | TED | (ضحك) لا يهم كم يضعون من نظارات الواقع الافتراضي على وجوههم ومهما كانت الخيالات التي تراودهم، فليس بمقدورهم أن يحمّلوا الغير مسؤولية العبودية والتلوث اللذيْن سببوهما من خلال صناعة ذلك الجهاز نفسه. |