| Orada bir denetmen kaçak bir köleye iki sterlin attı, onu ıskaladı ve Minty'e çarptı. | TED | هناك، ألقى أحد المشرفين بأثقال وزنها 2 باوند على عبد هارب، ولكنه أصاب منتي بالخطأ. |
| - Efendim... Başka hiçbir köleye bu fırsat tanınmadı! Sana güvendim. | Open Subtitles | لم تتح لأي عبد آخر هذه الفرصة لقد منحتك ثقتي |
| Benim olmadığımı bir düşün. Ve bu köleye bir şey olmadığını. | Open Subtitles | فكر في هذا أثناء غيابي ولاتدع شيئا يحدث لهذا العبد |
| Kaçak bir köleye yardım etmesi kanunlara aykırı değil mi? | Open Subtitles | لقد كان مخالف للقانون من يساعد العبيد ،أليس كذلك؟ |
| Kesinlikle haklısın ama benim hemen yeni bir köleye ihtiyacım var. | Open Subtitles | َكنك ترى أننى أَحتاج لعبد جديد سيئ بعض الشئ |
| - Sana kendi köleni satın aldım. - köleye ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لقد احضرت لك عبد صغير - لست بحاجة الى عبيد - |
| Hangi kadın bir köleye bakar? | Open Subtitles | ولماذا تنظر المراءة الي عبدا ؟ |
| Bu pazar zengin Romalılar içindir bir köleye uygun bir yer değil. | Open Subtitles | هذا السوق للرومان الأسوياء، ولن يناسب عبداً |
| Bir keresinde bir köpek ölümün kenarından dönmüş, sonra da uysal bir köleye dönüşmüş. | Open Subtitles | عندما يكون الكلب متضايق إلى حد الموت، يصبح عبد وديع |
| - Sana kendi köleni satın aldım. - köleye ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لقد احضرت لك عبد صغير - لست بحاجة الى عبيد - |
| Bu bir köleye sahibinin evinde çalışmaktansa ailenle beraber çalışman daha iyi demek gibi bir şey. | Open Subtitles | ذلكَ مثلَ إخبار العبد أنَ الأمر ليسَ بهذا السوء لأنهُ سيعمَل معَ عائلتِه، في منزلِ سيدِه |
| Hayır, seni zapt etmesi için köleye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | لا سوف نحتاج لذلك العبد للإمساك بك |
| Roma'da koskoca bir yıl boyunca o köleye baktığın gibi kimseye baktığını görmemiştim. | Open Subtitles | عام بأكمله في روما ولم أراكِ تنظرين لأي رجل مثل نظرتك لهذا العبد ... |
| 150 yıl önce, bir köleye okuma öğretmek yasaktı ama kimileri öğrettiler çünkü bunu arzuluyorlardı. | Open Subtitles | قبلَ مائة و خمسين عاماً مَضَت كانَ مُخالفاً للقانون تعليم العبيد القرأة لكن البَعض فعَلَ ذلك لأنهُ كانَ لديهِم العَطَش للتعلُّم |
| Utanç haksızlığının alevlerinde kurumuş milyonlarca zenci köleye büyük umudun deniz feneri ışığı gibi bu çok önemli karar gelmişti. | Open Subtitles | هذا المرسوم الحاسم جاء كمنارة عظيمة لأمال الملايين من "العبيد الزنوج" الذين كانوا يحترقوا في لهب المذلة المهلكلة. |
| Yüz verilirse köleye, olacağı bu. | Open Subtitles | هذا ما يحصل حين تحسنين معاملة العبيد |
| Ayrıca... kaçak bir köleye kucak açmak ölüm demektir. | Open Subtitles | و سيكون ... . الموت مصير كل من يمنح ملجأ لعبد هارب |
| Ayrıca, kaçak bir köleye kucak açmak ölüm demektir. | Open Subtitles | و سيكون ... . الموت مصير كل من يمنح ملجأ لعبد هارب |
| Hayatımı, kendi özgürlüğünü kazanan bir köleye borçluyum. | Open Subtitles | .أدين بحياتي لعبد معتوق |
| "Aile" kelimesini herhangi bir şeyin önüne koyamıyorsun ve herkesi köleye çevirirsin. | Open Subtitles | لا يمكنك إقحام كلمة "عائلة" في كل موضوع وتحويلنا جميعاً إلى عبيد. الأمر ليس منطقياً. |
| - Bir köle, köleye sahip olamaz. | Open Subtitles | العبد لا يمكن أن ينتمي إلى عبدا آخر |
| Okul'u bir köleye mi bırakacaksınız? | Open Subtitles | هل ستأتمن عبداً على اللودس؟ |